Şairler özelinde yazıp çizen okuyan insanlara mahsus bir vasıftan söz etmek istiyorum. Okuyan insanlar ya da bunun ötesine geçip bir yazma faaliyetine girişmiş kimseler için yaşadığımız hayatta herhangi bir imtiyaz ya da ayrıcalık yoktur. Öğrenciliğin yahut öğrenci olmanın tam aksi bir durumdur bu.
Şairler ya da edebiyatla uğraşan yazarlar hayatlarını kendileri idâme ettirmek mecburiyetindedirler. Ancak üniversitede öğrenci ya da hoca olarak olmak böyle değildir. Her iki kategorideki insan tipi de yazı ve okuma işleriyle uğraşmasına rağmen akademya dışındaki okuma/yazma faaliyetleri müellifine bir ayrıcalık kazandırmaz.
Buna karşın, üniversite içerisinde öğrenci ya da hoca olarak kendinize bir yer bulmuş olun yazdıklarınızın kalitesi ve niteliği önemsenmeksizin imtiyazlı bir yer kendinize bulabilirsiniz. Ancak çok iyi edebiyat yapan yazarlar ya da şiiri kemâle ermiş şairler, çok uzun yıllar sonra kendilerine benzer bir imtiyazlı alan bulabilirler.
İşte, bu yüzden şairler öğrenci değildir, diyoruz. Şairlerle öğrencileri aynı kefede mukayese ediyorum çünkü öğrenci iken yaşanılan geçim dertlerinin birçok şair için de geçerli olabileceğini hatırlatmak istiyorum. Buna karşın, şairlik bir öğrencilik imtiyazı ve ayrıcalığından uzakta çok daha külfetli bir iştir. Dünyanın acısıyla ve kederiyle muhatap olma bakımından da böyledir bu.
İlk bakışta, şairlerle/edebiyatçılarla öğrencileri aynı terazinin kefesinde mukayese etmek yanlış görülebilir. Halbuki böyle değil. Her iki grup insan da aynı şartlarda olup farklı imkânlar içerisinde bulunmaktadır.
Öğrenci olmak dünyanın neresine giderseniz gidin fiyakalı bir iştir. Şairler dünyanın kaderini çekip acılarıyla uğraşırken öğrenciler ekseriyetle içerisinde bulundukları sahte özgürlüğün keyfini sürerler. Şirketler, devlet kurumları ya da birçok sivil toplum kuruluşu öğrencilere yönelik indirimler ve kampanyalar tertip ederler.
Şairler ya da edebiyatçılar ise öğrencilik şuurunu üniversite hayatından sonra da devam ettirmeyi bilenlerdir.

Gazi Giray Günaydın
[email protected]