Namaz kılmakta olan bir Müslüman yemek yiyemez, su içemez, cinsel ilişkide bulunamaz,
dünya kelamı konuşamaz, gelişi güzel hareketler yapamaz, fikrini ve zikrini yüce yaratana
yönlendirmiş, bir manada yaratanıyla karşı karşıya gelmiş O’na karşı sevgi ve saygılarını ifade eden
bir takım dua ve niyazda bulunuyor demektir.
Oruç ibadeti de birçok yönden namaz ibadetine benzer. Oruçlu bir Müslüman muayyen,
belirtilen vakitlerde yemek yiyemez, su içemez, eşiyle cinsel ilişkiye giremez, gelişi güzel
hareketler sergileyemez, ağzını kötüye açamaz. Çünkü sevgili Peygamber Efendimiz bir hadisi
şeriflerinde ‘’Oruç kalkandır. Sizden biriniz oruçlu iken kötü söz söylemesin, cahillik etmesin.
Eğer bir kişi onunla dövüşmek isterse ve O’na söverse ‘ben oruçluyum ben oruçluyum ‘
desin’’ (El-Buhari) diyerek tavsiye etmesi oruç tutan bir Müslümanın gelişi güzel hareketlerde
bulunamayacağını, olumsuz olaylara karışamayacağını ifade etmektedir.
İslam dinindeki tüm ibadetlerin inananları eğitmek, nefislerini tezkiye etmek, doğru ve
güzellikleri yaşamada sabırlı olmayı öğretmek, kötü, çirkin ve olumsuzluklardan alıkoymak için
olduğunu unutmayalım. Misallendirecek olursak Yüce Allah (c.c) Kur’an-ı Kerimde namazı şöyle
anlatmıyor mu? ‘’Sana vahyedilen bu ilahi kelamı insanlara ilet ve namazında dikkatli ve
devamlı ol; Çünkü namaz insanı çirkin işlerden ve akla, sağduyuya aykırı olan her türlü
kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı anmak gerçekten en büyük erdemliktir, iyiliktir. Allah bütün
yaptıklarınızı bilir.’’ (Ankebut S. 45. ayet) Ayeti Kerimede çok net ifade ediliyor ki namaz kılan bir
mümini namazı kötülükten, fuhşiyattan, azgınlık yapmaktan alıkoymalıdır. Benzeri durum oruç
ibadeti için de söz konusudur. Oruç ibadetini yerine getiren müminlere Yüce Allah ‘’Siz ey imana
ermiş olanlar!Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı ki Allah’a karşı
sorumluluğunuzun, saygınızın bilincine varasınız.’’ (Bakara S.183.ayet)
Bu ayetlerden anlaşıldığı gibi ibadetlerin yalnız manevi boyutta kul ile Allah arasında bir
bağlantı olmadığı aynı zamanda ibadetlerini yerine getiren bir müslümanın daha olgun daha doğru
daha dürüst daha iyi ve düzgün bir kişiliğe sahip olması gerektiğini göstermektedir. Yani emredilen
emirlerin, farz kılınan ibadetlerin insanı sosyal boyutta da eğitmesini gaye edinmiştir. Kur’an’a ilk
muhatap olmuş sevgili Peygamber Efendimiz (a.s) ‘’ Kim yalan ve kötü söz söylemeyi terk etmez
ve onlarla amel ederse Allah o kimsenin yemesini içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.’’
(Buhari, Savm 8) buyurmak suretiyle oruçlu olduğu halde kötü söz ve çirkin iş yapanların orucuna
Yüce Allah’ın ihtiyacı yoktur, diyerek boşuna açlık ve susuzluk çekilmemesini dile getirmesi
ibadetlerin ahlak, edep ve terbiyeye yansıması gerektiğine işaret etmiştir.
Yazımı ibadetlerimiz sayesinde daha iyi, daha güzel, daha dürüst bir insan olmak
temennisiyle bitiriyor ve hayırlı ramazanlar diliyorum.


 İbrahim KADIOĞLU
Samsun İl Müftü Yardımcısı