Samsun Valisi Orhan Tavlı'nın
gazetecilerle
iftar buluşmasında
ben de vardım...
Uzun yıllardır
gazetecilerle birlikte
yapılan
böylesi
organizasyonlara
katılmamıştım...
Beni gören arkadaşlar da
bu yüzden şaşkınlık içindeydi...
İftar, Batı Park'taki
Niyazi Kesim'in
yerindeydi...
Trafiğe takılmamak için 
iftar saatine
20-25 dakika kala 
orada olmuştum...
Eski arkadaşlarla
selamlaştık, sohbet ettik...
Protokol masasından uzakta
arka taraflarda
bir yere oturdum...
Vali Orhan Tavlı da henüz gelmemişti...
Bir ara,
Samsun Gazeteciler Cemiyeti 
Başkanı Mehmet Yazıcı yanıma
geldi, "Başkan burada niye oturdun" dedi. Sorun olmadığını söyledim...
Bir süre sonra Valilik Basın ve Halkla İlişkiler
Müdürü Harun Uysal beni "protokol masası"na
davet etti. Oysa Harun Uysal, beni içeri girerken görmüştü... 
Sonradan öğrendim,
Mehmet Yazıcı'nın onu
uyardığını...
Bu arada, Vali Orhan Tavlı da 
gelmişti. Masaya yanaştığımda, 
neredeyse yarım asra dayanan
meslek hayatımın 39 yılında
hem Anadolu Ajansı Bölge Müdürlüğüm hem 
cemiyet başkanlığım
hem de ortaklık ve yöneticilik yaptığım
yerel medya kuruluşlarında
hep benimle olan
19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Yusuf Ziya Çakır, Vali Tavlı'nın yanındaki sandalyesinden
ayağa kalkarak, "Buyur abi" diye yerini vermek istedi. Israrını sürdürmesine
rağmen "Olmaz" deyip, omuzlarından tutup yerine oturttum. Çünkü, diğer tarafta da Mehmet Yazıcı vardı
ve mesleki ilişkileri bilmeyenler,
bu görüntü üzerinden başka anlam çıkarabilirdi. Fırsat vermek istemedim...
Teşekkür ettim ve
onun yanına oturdum. İlginç olan şey ise,
Yusuf Ziya Çakır'ın
bu ısrarlı tutumu
karşısında,
Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü
Harun Uysal'ın itiraz eder gibi
"Vali Bey böyle istedi" ifadesiydi. Sanki çok istekliydim. Ancak,
Yusuf Ziya Çakır, Uysal'ın bu tavrına
karşı "Bizim onursal başkanımız" diyerek,
bir anlamda
bu hassasiyetinin
nedenini ona hatırlattı...
Harun Uysal,
devlet memuruydu ve
verilen görevi yerine getirmekle yükümlüydü. Onun
bu meslekteki geleneksel 
ilişkiyi bilmemesi normaldi...
İftardan sonra
Vali Tavlı, teşekkür 
konuşmasında,
gazetecilerin de kamu görevi yaptığını
belirterek,
Samsun basınının gelişmişliğine
övgü yağdırdı...
Vali Tavlı, daha sonra
konuşma yapması için mikrofonu
Samsun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Yazıcı'ya
uzattı. Yazıcı, "Onursal başkanımız varken, bu bize düşmez"
dedi. Vali Tavlı, daha sonra 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Yusuf Ziya Çakır'a döndü. O da "Onursal başkanımız, meslek büyüğümüz
burada. Onun konuşması daha uygun olur"
deyince;
Vali Tavlı da dahil,
çoğu gazeteci şaşkınlık içinde kalmıştı...
Öyle ya son zamanlarda
böylesi bir 
davranışa tanık olmak gerçekten de
zordu...
Ben de yıllardır bu tür 
davetlere katılmadığımı belirterek,
"Vali Bey'in
gazetecilere olan yakınlığı,
nedeniyle
bu iftara katıldığımı"

söyledim...
"Gazetecinin yanında olanın yanında olmak benim görevim"
diyerek; iftar nedeniyle Vali Tavlı'ya, saygıları için de cemiyet başkanlarına 
teşekkür ettim...
Aslında ne konuştuğumdan
çok, burada
iki arkadaşımın 
ortaya koyduğu
tavır önemliydi...
İki başkan,
bütün meslektaşların önünde
sadece bizde değil,
toplumun tüm kesimlerinde
unutulmaya yüz tutan
bir duyguyu; hem bana
yaşattı
hem de
yeni kuşaklara
hatırlattı...
Duygulanmadım diyemem!..
Çünkü, bizler bu meslekte,
usta-çırak ilişkisiyle,
1 yaş büyüğün "ağabey", 10 yaş büyüğün "baba"
olarak tanımlandığı,
"mesai" gözetmeksizin
gecelerin
gündüze karıştığı ve
çay-simitle
öğünlerin
atlatıldığı
bir
dönemden,
imkansızlıklar
içinden gelmiştik!..
O zamanlarda,
bir tuşta
merkeze fotoğraf
gönderileceğini
söyleselerdi 
inanır mıydık?..
Telefoto ile tek renkli fotoğraf geçmek 7 dakika sürüyordu...
Biliyorum;
toplumda
hiçbir şey eskisi
gibi değil artık!..
Ancak, her mesleğin
sarsılmaz
temel değerleri
vardır...
Bundan vazgeçmek
demek;
mesleğin itibarını
yere düşürmektir...
Mesela,
gazeteci
kimliğine bürünerek,
süfli
işlerle
uğraşanların
mesleğe zarar vermesine
karşı
tepkisiz kalmak da 
öyledir...
O yüzden
geçmişten bugüne
kişisel meselelerle
ilgili
kırgınlıklar yaşansa
bile,
en azından
mesleğin
onurunu yükseltmek
için
bir araya gelip,
ortak 
çaba harcamak
gerekir...
O akşam birçok arkadaşımda
bu arzuyu
hissettim...
Bu nedenle,
bizleri iftarda buluşturan
Samsun Valisi
Tavlı ile
gösterdikleri tavırla
mesleki
saygıyı
genç kuşaklara
bir kere
daha hatırlatan
cemiyet başkanları
Yusuf Ziya Çakır ve 
Mehmet Yazıcı'ya,
tekrar teşekkür ediyorum...
"Biz" olmak,
"güçlü" olmaktır!..