Zor bir konu biliyorum; bin 500 yıl önce Hintlilerin
icat ettiği
akıl ve zeka oyunu
satrancı yazmak...
Hele de benim gibi
satrancı
"dama" gibi oynayan
biri için...
Ancak, satrancın
hesap ve sabır yüklü
bir oyun olduğunu
iyi biliyorum...
Öyle olmasaydı;
Kasparov ile Karpov arasındaki
1984-85 Satranç Dünya
Şampiyonası
49 oyunda,
139 gün sürer miydi?..
Siyasetle,
satranç arasındaki
ilişkiyi anlatabilmek için
böyle bir girizgaha
ihtiyaç vardı...
Sabırlı olmak,
akıl ve zekayı
kullanmak,
uzun soluklu
yürüyüş için
hazırlık
yapmak...
Hem iyi bir siyasetçi
hem de
usta satranç oyuncusu,
hedefe ulaşmak için
hamlelerini; bir sonraki
adımın sonuçlarını öngörerek
atar!..
Satrançta hesap yoksa, 
iki hamlede
kaybedilen
"aptal matı"na
yenilmek var!..
Bu durumda da siyasetçi,
tıpkı oyuncu gibi
saf dışı
kalır...
Samsun'da
yerel seçimler 
yaklaştıkça,
gizli ya da
açık
söylem ve eylemler,
bizlere siyasetçiyle
satranç 
oyuncusu arasındaki
ilişkiyi
hatırlatmaya yetiyor...
Usta satranç oyuncusu gibi deneyimli siyasetçi de
en azından "aptal matı" olup
"madara" duruma
düşmemek
için
adımlarını dikkatli
atarken,
karşı tarafın hamlelerine
göre de
kendini geliştiriyor...
Özellikle AK Parti'de
bazıları,
beklentilerin heyecanı ile
doğru düzgün hesap yapmadan
sabırsız
hamlelerle,
satrançtaki gibi
"aptal matı" 
olmak için
çırpınırken;
bazıları da
oyunu kurallarıyla
oynamaya çalışıyor...
Usta ve çırak farkı bu...
Deneyimli olanlar yani ustalar,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, partinin
kuruluşundan bu yana
uyumsuz ve kavgacı tipleri
uzaklaştırdığını,
geçmişte yaşananlarla
öğrenmiş durumda...
O yüzden ustalar;
kendilerini
bu tezgaha çekmek isteyenlerin
oyunlarına karşı;
kavgasız, gürültüsüz ve sakin
hamlelere başvuruyor...
Böylece,
olası rakiplerini
birbirine düşürerek
aradan sıyrılmak isteyenlerin
hamlesi de boşa çıkmış oluyor...
Bu durumda da
"sabır" faktörü
daha çok önem kazanıyor...
Satrancı "dama" gibi oynayanlardanım
dediysek,
"anlamam" demedik!..
Sonuçta; göz var, izan var!..