Nihayet, İsrail ile Hamas arasında "Ateşkes" sağlandı ama insan hakları ve demokrasi havarisi kesilenler; zalim Netanyahu'nun savaş hukukunu, BM dahil örgütleri hiç sayarak, başta hastaneler, okullar, cami ve kiliseleri yerle bir edip, çocukları, kadınları ve binlerce masum insana bomba yağdırması karşısında takındıkları sessizlikle sınıfta kalmıştır...

Bu körlüğün nedeni var elbette...

İsrail saldırılarının başladığı günlerde, ismini hatırlamadığım bir güvenlik uzmanı TV programında, Trump’ın Gazze'deki planlarını anlatmıştı...

Trump’ın, Akdeniz’in en güzel sahillerine sahip Gazze’yi yeniden inşa edip, turizm bölgesi yapacağını söylemişti...

O uzman sonra ortadan kayboldu...

Adam haklıydı aslında...

İsrail, adeta yıkım müteahhidi gibiydi...

Taş üstünde taş bırakmadı...

Trump da bunu istiyordu...

İnsanlık dramı karşısında vicdanları hiç sızlamayan sözüm ona birtakım dünya liderleri, Trump’ın zaten açıkça söylediği planı bu sessizlikle böylece onaylamış oldu...

Ama dünya halkları, yönetimlerine meydan okuyarak sokaklara döküldü...

Cesur yürekli aktivistlerin içinde bulunduğu Sumud Filosu da en sonunda ABD ve İsrail’in fişini çekti...

Sivil inisiyatiflerin önünde durmak kolay değil...

Trump, barış için elini taşın altına koymak zorundaydı...

Çünkü isyan tablosu ortadaydı...

Sonuçta, “Kim kaybetti, kim kazandı?” öyleyse?..

Kaybeden sadece Gazze ve Müslümanlar değil, tüm insanlıktır...

Kazanan ise Netanyahu değil, Trump’tır...

Bu hain planla Arap ülkelerinden 2 trilyon dolar toplayan ve Gazze’yi taşeronu İsrail’e yıktıran Trump’ın Nobel Barış Ödülü de kapıda...

Ne garip değil mi?..

Emperyalizmin, şeytanın bile aklına gelmeyen senaryolarını çaresizlik içinde izlemek!..

“Zavallı insanlık” demekten başka bir şey demek gelmiyor içimden...