Yüksel Yıldırım’ın şirketleştirmesi. Çıtayı yüksek tutması. Dolayısıyla hedefi büyük tutması, tutmadı. Rahatlık batan bir takımın oluşmasına neden oldu. Bireysel baktığımızda, rakiplerini ürküten futbolcular bir türlü takım olamadı. Hepimizi yanılttılar. Hem de şaşırtarak. Geçen sezon Süper Lig'e çıkanlarla aynı puanı elde ettik. Averajla kaybettik. Bu sezon yanılmalara alışır olduk. İlk maçı kazandık, uyardık. Rakibe dikkat çekerek. İlk deplasman maçına işaret ettik. Yenildik. Sahamızdaki ikinci maçı kazandık ama, bu futbolla olmaz dedik. Bursaspor deplasmanında hezimet. Sahamızda dün oynadığımız Gençlerbirliği maçına toparlanırlar diye bekledik. Hayal kırıklığına uğradık. Bursaspor maçından da kötüydük. Rakip takım sayısız gol fırsatlarını tepti. Rakibin kaçırdığı goller arasında 40’ıncı dakikada gole ulaştık. Öne geçtik. Dört dakika dayanabildik. İkinci yarıya iyi başladık. 62’nci dakikada 2-1 yenik duruma düştük. Sonraki dakikalarda gol kaçırma rekoru kıran yine konuk takımdı. Uzatma dakikalarında gol bularak bir puana şükrettik. Yazık vallahi... Yılport Samsunspor gibi takım bu olmamalı. Toparlanmalı. Takım olabilmeli. Sahada oynayarak kazanan takım olduğunu göstermeli. Olur mu? Neden olmasın. Henüz erken deyip, aklımızı başımıza alacak fırsatımız var. Başta Teknik Direktör ve futbolcular. Kendilerine yakışır hale gelmeyi becermeliler. Beceremezlerse dünkü tepkiler ayyuka çıkar... Hesabı bilinçli bir biçimde sorar. Zira ne hak ediyoruz ne de yakıştırıyoruz. Bizden sadece hatırlatması...