Böylesine zorlu bir deplasmanda, böylesine yüksek tempolu bir maçın içinde elbette kazanırsın, kaybedersin; gol atarsın, gol yersin.
Bu oyunun tabiatı budur.
Ancak dün akşam tüm bu doğal akışın dışında, oyunun ruhunu gölgeleyen tek bir başlık öne çıktı:
ADALET.

Çünkü bir maçın değeri yalnızca oynanan futbolda değil, o futbolun doğru zeminde değerlendirilmesindedir.
Sahadaki emek, tribündeki destek, kulübelerin stratejisi… Hepsi bir bütünün parçası.
Ve o bütün, bir kararın gölgesinde kolayca dağılabiliyor.

Bu kadar emek, bu kadar destek, binlerce taraftarın kurduğu koca bir şehrin umutları; tek bir kişinin, tek bir anın, tek bir sorumsuz kararın insafına bırakılamaz.

Futbolun adil ortamı, kişisel yorumların değil, objektif yönetimin varlığıyla korunur.

Bu noktada karşımıza çıkan tek soru ise son derece basit

VAR neden var?

Teknoloji, hataları azaltmak için getirildi; tartışmayı büyütmek için değil. Oyunun kaderini belirleyecek kararların, şeffaflık ve tutarlılık temelinde verilmesi gerekirken; hâlâ aynı soruyu tekrar tekrar sormak zorunda kalıyorsak, ortada ciddi bir problem var demektir.

Dün akşamki maç güzel futboluyla hatırlanabilirdi. Ne yazık ki konuşulması gereken, yine oyunun kendisi değildi.