Hayat, tuvali henüz boş bir resim gibi sunar kendini bize. Doğduğumuz anda elimizde bir fırça vardır ama nasıl kullanacağımızı bilmeyiz. Zamanla öğreniriz; düşe kalka, deneye yanıla... Kimimiz önce karalamalar yapar, kimimiz dikkatlice küçük çizgilerle başlar. Ama ne olursa olsun, o tuval yavaş yavaş dolmaya başlar. Her çizgi, her renk, her gölge bir anıya, bir yaşanmışlığa dönüşür.

Renkler ise tamamen bizim seçimimizdir. Mutluluk sarıdır belki; sıcak ve parlak. Huzur gökyüzü mavisi gibi ferahlatıcıdır. Tutku kırmızı, hüzünse gri olabilir. Bazı günler canlı tonlarla dolup taşarız, bazı günlerse siyahın ve beyazın zıtlığına sığınırız. Ama ne olursa olsun, o tablo bizim eserimizdir. Başkaları fikir verebilir, eleştirebilir hatta kendi renklerini önerebilir ama fırça yalnızca bizdedir.

Bazen dış etkenler bizi zorlayabilir. Fırtınalı bir gün ansızın bastırabilir; renkler bulanıklaşır, çizgiler dağılır. Ama yine de vazgeçmemek gerekir. Çünkü her sanatçının dönem dönem gölgeleri vardır. O karanlık tonlar bile tabloya derinlik katar. Unutmamak gerekir ki, gölgeler olmasa ışık bu kadar parlamazdı.

Hayatın en güzel yanı ise, her yeni günle birlikte yeni bir renk, yeni bir dokunuş yapma şansının olmasıdır. Hatalar bile silinemezse, üstüne yeni bir katman atılır. Belki o hata sonradan resmin en çarpıcı, en anlamlı yeri olur. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi... Yanlış yaptığımızda, yönümüzü değiştirdiğimizde, aslında yeni bir anlam yaratırız. Acılar, sevinçler, dostluklar, yalnızlıklar… Her biri resmin bir parçası olur.

Kimi zaman tabloya uzaktan bakmak gerekir. Yakından bakınca sadece karışık çizgiler görebiliriz, ama biraz geri çekildiğimizde o çizgilerin aslında nasıl büyük bir anlam taşıdığını fark ederiz. Hayat da böyledir. İçindeyken zor, karmaşık ve bazen anlamsız gibi gelir. Ama zamanla, yaşadıkça ve öğrendikçe her şey yerli yerine oturur.

Sonunda, bir gün geldiğinde ve tuvalin tamamlandığını hissettiğinde, geriye dönüp baktığında “İşte bu benim hayatım,” diyebilmelisin. Her rengine sahip çıktığın, her fırça darbesinde senin izinin olduğu bir eser… Belki kusursuz değildir ama samimidir, gerçektir. Çünkü onu sen yaptın. Senin kalbinle, senin hayalinle, senin ellerinle...

Unutma; hayat resim yapmak gibidir ve hangi rengi seçeceğine yalnızca sen karar verirsin. Cesur ol, renklerini korkmadan kullan. Ve ne olursa olsun, kendi tablonun sanatçısı olduğunu asla unutma.