Yaşam pahalılığı altında ezilen emekli, düşük aylığı yetmediğinden çalışmayı sürdürüyor.
Sonbaharlarında eşi, çocuğu ve torunları ile keyifli yaşam sürmesi gereken 7 milyon kişi emekli olmalarına karşın hayat mücadelesine devam ediyor. Aylıkları hayli yüksek Avrupalı ve Rus emekliler ülkemizin en gözde turizm bölgelerinde uzun süre tatil yaparken, bizimkiler onları uzaktan izlemekle yetiniyor. 
Dört ve beş yıldızlı lüks otellere adım atamayan o kadar gariban insan var ki… Nasıl gidebilsinler oralara? Ellerine geçen kıt aylık ancak temel gereksinimlerini karşılayabiliyor. O da tümünü değil. En çok  emekli tatilden yoksun. Ekonomik güçleri yeterse kamu kurumları ya da dernek ve sendikaların tesislerinden yararlanabiliyorlar. 
Yapılan araştırmalar milyonlarca emeklinin satın alım gücünün yüksek enflasyon ve düşük aylık bağlama oranlarından ötürü yıldan yıla gerilediğini, geçinemeyen çok sayıda yurttaşın çalışma yaşamında yer aldığını ortaya koydu.
SGK verilerine göre Türkiye’de 13 milyon 832 bin 887 işçi, esnaf, memur ve çiftçi emeklisi, dul ve yetimi var. Bunlardan 7 milyonu aylıkları çok düşük olduğundan sonbaharlarında çalışıyor. En düşük emekli aylığının 3.500 lira, ortalama emekli aylığının 4.660 lira olduğu günümüzde açlık sınırı 7.245 bin liraya ulaştı.
En düşük ve ortalama aylıkla ayakta durmaya çabalayan milyonlarca emekli ikinci gelir ve maddi destekten yoksunsa bu tablo karşısında çalışmaktan başka çaresi yok. 5.500 liralık asgari ücretten bile düşük aylıkla durdurulamayan hayat pahalılığı karşısında sorunsuz yaşam sürdürmek olanaksız. Zira, yüksek enflasyon ve sürekli artan temel gıda fiyatları alev topu her yeri yangın yerine çevirdi. Bugün bir liraya aldığınız bir ürünü yarın aynı fiyattan edinebilmeniz zor. Her gün değişiyor raf fiyatları.
Yüksek enflasyon 2012 yılından bu yana son 10 yılda işçi emeklisinin aylığını 298 dolar, memur emeklisinin maaşını 326 dolar, esnaf emeklisinin aylığını da 173 dolar tutarında eritti.
Hal böyle olunca satın alma gücü sürekli gerileyen, aylıkları aşınmayı giderecek düzeyde artmayan milyonlarca dar ve sabit gelirli emekli sağlığı elvermese de zorunlu çalışmaya koyuluyor. Tabii yaşları gereği iş kazalarına uğramaları kuvvetle muhtemel.
Emekli olduktan sonra çalışanları bekleyen büyük tehlike iş kazaları.  Bu insanlar iş kazalarına uğrayarak yaralanıyor ya da yaşamlarını yitiriyorlar. 71 yaşında inşaatta taşeron işçi olarak çalışan Mustafa Şimşek ile  77 yaşındaki  Hikmet Sungur iş cinayetlerinin kurbanı oldu. Bunlar gibi kayda geçmeyen onlarca vakanın varlığı bilinen gerçek.
Ekonomik krizin en çok vurduğu kitle hiç kuşkusuz emekliler. Tüketici kredisi ile kredi kartı borcunu  ödeyemeyen on binlerce emekli icra ve haciz tehdidinin kıskacı altında. 
Aylıklara yasal olarak haciz uygulanmasa bile kapılarının her an icra memuru tarafından çalınacağı kaygısını taşıyorlar. Sonuçta emekli olmak zor zanaat. En düşük aylığın kesinlikle yürürlükteki net asgari ücret düzeyine çıkarılması gerekiyor. 
Şükrü KARAMAN