Milyonlarca emekçinin kararını merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün çalışmalarına başlıyor. Komisyon saat 14.00’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda ilk toplantısını yapacak.
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan 15 kişilik komisyona Türk-İş’in katılmama kararı sürüyor. Emekçi temsilcisi Türk-İş, yapısı değiştirilmediği sürece ücret saptama çalışmalarına katılmayacaklarını önceden kamuoyuna duyurmuştu. “Taleplerimiz dikkate alınmıyor, sözümüz dinlenmiyor” gerekçesiyle geçen yıl masadan kalkan Türk-İş’e hükümetten olumlu yanıt gelmedi. Çalışmalar başlayana dek komisyon yapısını değiştirecek yönetmelik yayımlanmazsa en büyük işçi sendikaları konfederasyonun tutumu devam edecek. 2000 yılından bu yana 29 kez toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun belirlediği ücretlerde 8 kez işçi tarafının onayı olduğu göz önüne alınırsa Türk-İş’in katılmama kararı yerinde. Zira, patron ve hükümet temsilcileri ezici çoğunlukla emekçiyi hoşnut etmeyen asgari ücreti saptıyor, hem de bir yıllık. Masada emekçinin söz hakkı olmuyor.
Hükümet, komisyonun beş işveren, beş işçi ve bir hükümet temsilcisi olmak üzere 11 kişiden oluşması teklifini Türk-İş’e sunmuştu. Komisyonda çoğunlukla karar alındığından hükümetin teklifinde değişen yine bir şey yok. Yeni yapıda bile patronların beş temsilcisi bir de hükümet temsilcisi olmak üzere 6 oyla, çoğunlukla yeni ücret belirlenebilecek. Türk-İş de buna karşı çıkıyor, komisyonda emekçi temsilci sayısının artırılmasını istiyor. Teklifin sözlü yapılması yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bunun sağlanmasını talep ediyor. Bugün toplanacak komisyona ilişkin düğüm sürüyor. Son ana kadar talepleri kabul edilirse Türk-İş çalışmalara katılır mı? Bekleyip göreceğiz.
Açlık sınırının 30 bin TL’ye ulaştığı ortamda asgari ücrete yüzde 20,25 gibi artışlar konuşuluyor. Patronların da en çok yüzde 25 zamdan yana olduğu savunuluyor. Yeni ücretin 26 , 28 bin TL , hatta 30 bin TL’ye kadar yükseltilebileceğini dile getirenler mevcut. Emekçinin cebine 1 Şubat 2026’da girecek yeni ücret net 30 bin TL olsa ne anlamı olabilir ki? Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı durmuyor, milyonların satın alma gücünü sürekli kemiriyor. Ücret saptanırken sadece bir emekçinin aylık harcama kalıpları esas alınıyor. Oysa dört kişilik bir ailenin temel gıda tüketimi dikkate alınmalı. Ki, ailesiyle insanca yaşayabileceği bir ücret eline geçsin emekçinin. Bir evde iki kişinin aylık geliri yoksulluk sınırının yarısını bile karşılamıyorsa o aile pahalıkla mücadele ediyor.
Kamuoyunda asgari ücrete, geçen yıl olduğu gibi yüzde 30 dolayında artış yapılabileceği görüşü egemen. Eğer bu oranda zam yapılırsa yeni ücret net 28 bin 735 TL olur. Bu para işçi ve ailesinin bir ay sorunsuz geçimini sağlar mı? Asla. Tezgah başında ter akıtan, emeği ile ekonomiye katkı sağlayan emekçi ile ailesinin rahat nefes alabilmesi için yeni asgari ücret 40 bin TL’den düşük olmamalı. Ancak bunun gerçekleşmeyeceği de ortada. 2026 yılında seçim yok. O nedenle hükümet, emekçiye ve emekliye düşük zam uygulamasını sürdürecek. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın enflasyonu gerekçe göstererek asgari ücrete yüksek oranlı artışa onay vermeyeceği aşikar. Eğer seçim söz konusu olsaydı, o zaman milyonlarca insan hak ettiği zammı alırdı.
Asgari ücretin ardından gözler 17 milyon emekli, dul ve yetim aylığına yapılacak zamda olacak. 5 Ocak Pazartesi günü TÜİK’in kamuoyuna duyuracağı TÜFE oranı ile memur maaşı ile emekli aylığına yansıtılacak artış oranı belli olacak. Onları da asgari ücretli gibi düşük zam bekliyor. Özellikle yüzde 12-14 arası zam almaları öngörülen SSK ve Bağ-Kur emeklisinin yüzü yine gülmeyecek, düşük aylıklarla ayakta kalmaya çalışacaklar.