“Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş” (Buhari, Savm, 5) olan ramazan ayına bizleri kavuşturan yüceler yücesi Rabbimize hamdüsenalar olsun. Resulü kibriyası peygamberimiz Muhammet Mustafa (sav) salât ve salam olsun. 

Bir ay boyunca devam edecek olan manevi bir mektebin son on gününe girmiş bulunuyoruz. Bu süreçte kendimizi sıkı bir nefis eğitiminden geçirdik. İbadetlerimizi nasıl düzene koyacağımızı; dilimize, elimize, midemize kısaca nefsimize nasıl hâkim olacağımızı öğrendik. Zekât, fitre, sadakalarımızı ihtiyaç sahiplerine ulaştırarak yardım etmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşadık, yaşıyoruz.  Kitabımız Kur'an-ı Kerimi hatimler ve mukabelelerle her zamankinden daha fazla okuyarak Rabbimizin mesajlarını anlamaya, öğrenmeye ve yaşamaya çalıştık. Çoluk çocuğumuz ve sevdiklerimizle birlikte oturduğumuz sahur ve iftar sofralarının, hep birlikte kıldığımız teravih namazları ile maneviyatımızı ve birlik beraberliğimizi artırdık. 

Şu bir gerçek ki Ramazan ayında her zamanki günlerden daha fazla dikkatli davranıyoruz. Günlük hayatımızda, konuşmalarımızda, ibadet hayatımızda, vb. daha dikkatli oluyoruz. Müslüman için manevi hayat sadece Ramazan ayında değil, ömrümüzün tamamında dikkat etmesi gereken bir durumdur. Yüce Rabbimiz Hicr suresi 15/99. ayetinde
 şöyle buyurmaktadır: “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” Peygamberimiz (s.a.s.) hadisinde “Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olandır.”

İnsan topraktan yaratılmıştır ve yaşamak için alması gereken gıdalar topraktan kendisine ikram edilmektedir. Ancak insan sadece bedenden ibaret değildir. İnsanın ruhunun gıdası ise ibadetlerdir. Nasıl ki yıl boyu bedeni gıdaya ihtiyacımız var ise ruhi gıdaya da ihtiyacımız vardır. Nasıl ki ramazan ayında yaptığımız hayır hasenata fakirlerin ihtiyacı var ise yıl boyu da ihtiyaçları vardır. Yüce Rabbimiz “İyilik ve takvada yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.” (Maide, 5/2.); “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, iyiye ve takvaya eremezsiniz.”  (Âli-İmran, 3/92) buyurmuştur. Rabbimizin bu emirlerine yıl boyu itaat etmeliyiz. Rabbimiz “Ey müminler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz” (Nur, 41/ 31.) buyuruyor. Ramazan ayında bol bol tövbe ettik. Öncelikle hata etmemeye çalışmakla beraber hatalarımız olursa tövbemizi hata ettiğimiz her anda yapmalıyız. 

Bizler bu ramazan ayına ulaştık. Geçen yıl ramazan ayına ulaşan birçok kişi aramızda yok. Rabbim bize nefsimizi terbiye etme, oruç tutma, hayır hasenatta bulunma fırsatı verdi. İnsanız şaşabiliriz. Belki bir dahaki ramazana ulaşma ve bu fırsatı bulma imkânımız olmayacak. Bu sebeple tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. 

Ramazan vesilesiyle irademizin ne kadar güçlü olduğunu gördük. Başaramam, asla uzaklaşamam dediğimiz zararlı alışkanlıklarımızdan bir ay boyunca uzaklaşmayı başardık. Elimize, dilimize diğer camii azalarımıza sahip çıktık. Sağlam bir iradeye sahip olduğumuzu gördük.  Hayatımızı düzene koyduk. Sabır ve tahammülümüz daha fazla arttı. Dini hassasiyetimiz arttı. Daha huzurlu bir ay yaşadık. Haksızlık, yalan, gıybet gibi ahlaki zaaflar; kumar, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durduk. Hayatımızın tamamını Ramazan’da olduğumuz gibi yaşayamayabiliriz. Ancak hayatımıza verdiğimiz bu düzeni Ramazan’dan sonra da devam ettirmeliyiz. Ramazan ayında dikkat ettiğimiz gibi ramazandan sonrada birlik ve beraberliğimizi sağlayan cami ve cemaatimize devam etmeliyiz. 

                                                                                                  Muharrem Hacıkaraahmetoğlu
                                                                                                         Din Hizmetleri Uzmanı