Türkiye'de birçok önemli
siyasi 
cinayetin
gerçek nedeni,
yıllar sonra
anlaşılmıştı...
Abdi İpekçi'yi katleden
sağcının
amacı "Silah kaçakçılığı dosyası"
bertaraf etmekti... 
MHP'li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'ı
öldüren solcunun
amacı da
gümrük kapılarında kaçakçılığın
önlenmesine
mani olmaktı...
Sosyal demokrat
gazeteci
Abdi İpekçi, kaçakçılıkla 
verdiği mücadelede ülkücü
Gün Sazak'ı destekliyordu...
O yıllarda, siyasi
olarak gösterilen
cinayetin
nedeni aslında
ticariydi...
Bunu, yıllar sonra öğrenmiştik...
Türkiye'de araştırmacı gazeteciliğin
öncü ismi
Uğur Mumcu'nun katilleri,
sözüm ona
İslami kesimdendi. Oysa Mumcu,
o sırada
"PKK Dosyası"nı kitaplaştırmak için
çalışmalar yapıyordu. Terör örgütünün taşeron olarak kullanılma
nedenlerini yazıyordu...
Bombalı saldırı sonrası
yalan yere isimler ortaya atıldı,
yargılamalar yapıldı
ama,
gerçek failleri ortaya çıkaracak
o tuğla, bir türlü yerinden
alınmadı...
Hrant Dink
cinayeti de öyle...
19 Ocak 2007'de 
Ermeni kökenli gazeteci
Hrant Dink'i
öldüren
17 yaşındaki
Ogün Samast,
yaşının
küçük olması
nedeniyle
özel seçilmiş biriydi. Cinayet sonrasında,
20 Ocak'ta İstanbul'dan
Trabzon'a giderken,
bindiği yolcu otobüsünün
Samsun Yusuf Ziya Yılmaz Otogarı'na
çevrilmesiyle,
polis ve jandarmanın
ortak operasyonuyla
yakalandı. Üzerinde tabancası vardı,
bir de koynunda Türk Bayrağı. Tabancası alındı, bayrak yanında kaldı...
Samast,
jandarma bölgesinde yakalandığı için
önce Otogar Jandarma Karakolu'na
daha sonra da Vali Hasan Basri Güzeloğlu'nun
talimatıyla, Emniyet Müdürlüğü'ne
götürüldü...
Emniyet Müdürlüğü
Siyasi Şube, o gece sanki ana-baba günüydü. Polis, jandarma ve MİT
oradaydı...
Şubenin çay ocağında
jandarma ve polisten bazıları
Ogün Samast'la
fotoğraf çektirdi. Hem de Atatürk'ün
"Vatan mevzubahisse gerisi teferruattır"
sözü yazılı takvimin önünde. Kimlere mesaj verilmek istenmişti?..
Sonra, devletin polisi ve jandarması katil zanlısı ile
fotoğraf çektirir miydi?..
Bu fotoğraflar, kasıtlı olarak
birileri tarafından
Hürriyet gazetesi dahil bazı yayın organlarına
el altından
ulaştırıldı. Hürriyet'in manşetindeki fotoğrafın altında,
görüntülerin jandarma karakolunda çekildiği yazıyordu...
Bu, külliyen yalandı. 
Samsun'daki gazetecilerin çoğu, o görüntünün siyasi şubede alındığını biliyordu...
Aynı gün,
TGRT Haber iken
o gün FOX TV olan
kanalda,
Dink cinayeti davasından mahkumiyet alan
gazeteci Ercan Gün, bu yalanı savunuyordu...
Hem de otogar önünden
jandarma karakolu
görüntüsüyle canlı olarak anlatıyordu...
Türkiye'de, olayın polis merkezinde geçtiğini
bir biz bir de
Posta gazetesi yazmıştı...
O gün, Habertürk TV'den aranmış,
canlı yayına katılmam istenmişti. Gülgün Feyman,
görüntülerin nerede çekildiğini sorunca,
gerçeği anlatmaya başladım. Ben konuşurken;
Ercan Gün, canlı yayını kesmek zorunda kaldı. Çünkü, Samsun'da
herkes görüntülerin Emniyet Müdürlüğü'nde çekildiğini biliyordu...
Buna rağmen "Jandarma" neden hedef gösterilmek istenmişti?..
Bunu o günlerde,
Haber gazetesindeki köşemde
yazmış,
cinayetin milliyetçilerin
üzerine
yıkılmak isteneceğini ifade etmiştim...
Nitekim, birileri
cinayete
rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nu karıştırmak istedi. Ogün Samast'ı azmettiren Erhan Tuncel'in,
Yazıcıoğlu'nun Trabzon ziyaretinde
toplu olarak çekilen
fotoğraftaki
görüntüsü,
gazetelere servis edilmişti...
Ortalık toz dumandı adeta...
Bu arada, Samsun Emniyet Müdürlüğü
ile İl Jandarma Komutanlığı da
sisler bulvarının içine dalmıştı. Kıyıda köşede,
çay ocağı görüntüleri
vardı. Jandarma polisin, polis de
jandarmanın
görüntülerini oralara bırakıyordu...
Dönemin Cumhuriyet
Başsavcısı
Ahmet Gökçınar,
Emniyet Müdürü Mustafa İlhan ile
İl Jandarma Komutanı
Albay Serdar Yücel'i
makamına çağırarak,
bu duruma bir son verilmesini
istedi...
Bu olayın ardından
askerler,
gazeteciler ve
bilim insanları
Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy gibi
davalarla ilgili gözaltına alındığında,
neler olduğunu anlayamamıştık...
Ülkenin birçok yerinde kazılar yapılıyor,
silahlar ortaya çıkıyordu. Eskiden gömüldüğü iddia edilen
silahların sarıldığı bazı gazetelerin
yeni tarihli olması da ilginçti...
Türk Silahlı Kuvvetleri,
cendereye alınmak isteniyordu ve bir bahane
üretilerek, "Kozmik Oda"ya da girildi...
Türkiye'de 
yeni bir rejim oluşturma sevdasında olan
ülkenin taşeronları,
gizli bilgileri
ağababalarına ulaştırarak,
vatan hainliği yapmaktan geri kalmıyordu...
Ogün Samast'ın
Gazeteci Hrant Dink'i
etnik köken
nedeniyle öldürdüğü iddiası,
hiçbir zaman inandırıcı olmadı...
Biz değil ancak; Samast'ın inandıkları
vardı, elbette...
Öyle olmasaydı;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
hazırlanan 3. iddianamede yer alan
"15 Temmuz başarısız darbe kalkışmasına giden süreçte, Hrant Dink cinayeti bu yolda ve bu amaç için attırılan ilk kurşun olması nedeniyle..." ifadelerine
rağmen
Ogün Samast "İyi hal
koşulları oluştuğu"
gerekçesiyle
cezaevinden çıkarılır mıydı?..
Yemedik ama bazen
"gargara"
yaptırıyorlar adama...