Yüce rabbimize sonsuz şükürler olsun. Sevgili peygamberimize salat ve selam olsun. İçinde bulunduğumuz hicri 1447 yılı, “ Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya, 21/107) buyrulan Peygamber Efendimizin (s.a.s) doğumunun 1500. Yılıdır. Mevlidi Nebi haftamız âlemlere rahmet ve bereket getirsin inşallah.

İnsanlığa her konuda “en güzel örnek” olarak gönderilen Hz. Peygamber’in aile hayatına ilişkin örnekliğine hepimizin ihtiyacı vardır.

Bizzat yaşantısıyla en güzel örnek olan Hz. Peygamber’in (s.a.s.); “Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır” (Ebu Davud, Taharet, 94) hadis-i şerifi ile aile olmanın kadın ve erkeği kemale ulaştırdığını ifade eden önemli bir beyandır. "Muhakkak sen çok yüce bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 68/4) buyuran Yüce Rabbimiz bize Hz. Peygamber'in ahlakını örnek almayı emretmektedir.

Allah Teâlâ sükûnet ve huzur duygularını hissedelim diye bizleri iki çift olarak yaratmıştır. Aralarında da, varlığının ve kudretinin delili olmak üzere sevgi ve şefkat var etmiştir. İnsanın eşine sevgi ve şefkat duyguları beslemesi, onun yaratılışında vardır.

Allah’ın emriyle ve peygamberin kavliyle’ ilkesiyle temeli atılan yuvaların sağlam temeller üzerinde huzurlu bir şekilde devam edebilmesi, ancak Allah ve Peygamber’inin (s.a.s.) bu konudaki emirlerini yerine getirmekle mümkündür. Hz. Peygamberin hanesinden günümüze akıp gelen sevgi, saygı, sabır ve sükûn örneklerine bakarak aile anlayışımız ve düzenimizi bir daha gözden geçirmeliyiz.

Hz. Peygamber (s.a.s.) "Sizin en hayırlınız, ailesine karşı hayırlı olandır. Ben aileme karşı hepinizden daha hayırlıyım. " (Tirmizî, Menâkıb: 85, (3892) buyuran, Sevgili Peygamberimiz ‘in (s.a.s.) bütün ilişkilerinde olduğu gibi aile fertleriyle olan münasebetlerinde de temel ilkenin merhamet olduğunu söylemek mümkündür.

Aile fertlerinin ayrı ayrı sorumlulukları olduğu şüphesizdir. Efendimiz: "Hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiklerinizden sorumlusunuz. Kişi, ailesinin yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Kadın, eşinin, evinin yöneticisidir ve ondan sorumludur." (Buhârî, Cuma 11, Ahkâm 1;) buyurmuştur

Hz. Peygamber’in veda hutbesindeki “Dikkat edin! Sizin, hanımlarınız üzerinde hakkınız olduğu gibi hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin hanımlarınızın üzerindeki hakkınız, iffetlerini muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. (Buhârî, “Ḥac”, 132) buyurarak aile de güven ve sadakatin korunması gerektiğini bildirmiştir. Bu sadakat hem erkekte hem de eş’te olmalıdır.

Aile reisi olarak Peygamber efendimiz sabah namazı için Mescide çıkmadan önce sabah namazının sünnetini evinde kılar, eşlerini namaza kaldırdıktan sonra Mescide giderdi. (Müsned VI, 236). Evde kaldığı sürece ne yapardı? Sorusuna, Hz. Aişe: Herkes evinde ne yaparsa onu yapardı. Elbisesini yamar, ayakkabısını tamir eder, koyunları sağar, kendi işini kendi yapardı. (Müsned VI, 49, 241, 258, 280) diye cevap vermişti.

Kendi çocuğuna saygı göstermekten, ona değer vermekten hatta bunu çok bariz bir şekilde ortaya koymaktan geri durmayan Peygamber Efendimiz (s.a.s.), sevgili kızı Hz. Fâtıma yanına geldiğinde kalkıp ona yer vermiştir. Hz. Âişe bu durumu şöyle tarif etmiştir: “Fâtıma Peygamber’in (s.a.s.) yanına girince Resûlullah (s.a.s.) ayağa kalkar, onun elini tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu.

Onları sevmek kadar elbette ki onları en güzel şekilde yetiştirmek de çok önemlidir:

Resulullah (sav): “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmuş olamaz.” (Tirmizî, Birr, 33/1874) buyurarak her şeyden daha kıymetli olanın topluma hayırlı bir evlat yetiştirmek olduğuna dikkat çekmiştir.

Bu vesile ile Mevlidi nebi haftamızın tüm İslam âlemine evlerimize, hanelerimize, aile yuvamıza, hayırlar getirmesini yüce Allahtan niyaz ediyorum. Allaha emanet olun.

BİLAL TOPUZ

SAMSUN İL VAİZİ