İLK YARI SAMSUNSPOR, İKİNCİ YARI AEK

UEFA Konferans Ligi’nde bu sezon hikâyeyi en çok renklendiren takımlardan biri Samsunspor’du. Yeni 19 Mayıs Stadı’nda dolu tribünler, iyi zemin ve net bir hedef vardı: Bu maçı kazanıp ilk 8 yolunda çok önemli bir adım atmak.

Maç öncesi Thomas Reis’in “Güzel bir galibiyet alırsak ilk 8’deyiz diyebiliriz. Konferans Ligi’nin en iyi takımlarından birine karşı oynayacağız.” sözleri gecenin çerçevesini çiziyordu. Hem rakibe saygı vardı hem de “biz de bu seviyedeyiz” mesajı. Samsunspor ilk düdükle birlikte sahaya tam da bu ciddiyetle çıktı.

İlk 45 dakikada sahada Avrupa seviyesinde bir Samsunspor izledik. Özellikle bizim sol, rakibin sağ tarafı Musaba ile adeta yol geçen hanına döndü. Daha 4. dakikada Musaba sol kanattan içeri çevirdi, savunmadaki Moukoudi ters bir vuruşla topu kendi ağlarına gönderdi ve Samsunspor 1-0 öne geçti. Bu gol hem tribünü ateşledi hem de AEK’i oyunun başında sarstı.

Golden sonra oyun planı daha da netleşti. Ntcham ceza sahası çevresinden peş peşe şutlar denedi, Holse hem altıpas içinde hem ceza sahası dışında pozisyonlar buldu, Zeki Yavru’nun kullandığı duran toplarla AEK ceza sahası üzerinde sürekli baskı kuruldu. Samsunspor ön bölgede, ikinci ve üçüncü bölgede çok akıllı ve agresif bir pres yaptı; AEK zaman zaman kendi yarı sahasından çıkmakta zorlandı. Rakibin sağ kanadı, bizim solumuz Musaba ile gerçekten darmadağın edildi.

İlk yarının belki de en önemli kırılma anı 42. dakikada geldi. Musaba yine sol tarafta sahneye çıktı, çizgiye inip ceza sahasına paralel bir “al da at” pası gönderdi. Arka direkte koşu yapan Mouandilmadji bu topa bir adım geç kaldı ve dokunamadı. O topa bir krampon yetişse Samsunspor devreye 2-0’la girecek, AEK soyunma odasına çok daha ağır bir psikolojik darbeyle gidecekti.

İstatistiklere baktığımızda da ilk yarının fotoğrafı Samsunspor lehineydi. Topla oynama, şut, isabetli şut, pas yüzdesi ve üretkenlik anlamında üstün olan taraf kırmızı-beyazlılardı. Yani hem oyun hem de skor olarak ilk 45 dakika Samsunspor’un hakkıydı.

Ama Avrupa’da 45 dakika yetmiyor.

İkinci yarının başında AEK, “Bu maçı bırakmadım” mesajını verdi. 47. dakikada Koita ceza sahası içinde ciddi bir pozisyon yakaladı, sert vuruşunda Okan çok önemli bir kurtarış yaparak takımı oyunda tuttu. Bu pozisyon, “Bu skor tek golle kalmayabilir, dikkat et” uyarısı gibiydi.

Hemen ardından Samsunspor da ikinci golü bulma şansını yakaladı. Mouandilmadji rakip yarı alanın ortalarında topu kontrol etti, kaleyi cepheden karşısına alıp uzak mesafeden şutunu attı, top direğin yanından az farkla dışarı gitti. O anda skor 2-0’a gelse maçın hikâyesi tamamen değişebilirdi.

Sonrasında futbolun en eski kuralı sahneye çıktı: Atamayana atarlar.

Kaleyi cepheden gören bir frikikte Razvan Marin topun başına geçti. Çok klas bir vuruşla barajın üzerinden topu köşeye gönderdi ve skor 1-1’e geldi. Bu golden sonra Samsunspor’un oyunu bariz şekilde düşmeye başladı. İlk yarıdaki pres, enerji ve iştah yerini daha çekingen, daha geri yaslanan bir görüntüye bıraktı.

Artık sahada ilk yarıdaki Samsunspor yoktu. İkinci yarıda tempo düştü ve oyun üstünlüğü AEK’e geçti. AEK daha fazla topa sahip olan, daha rahat pas yapan, bizim yarı sahamızda daha uzun süre kalan taraf haline geldi. İlk yarıdaki Samsunspor’la ikinci yarıdaki Samsunspor adeta geceyle gündüz kadar farklıydı.

63.dakikada ise gecenin kırılma anı geldi. Koita, topu kendi yarı sahasında aldı, sağ taraftan hızla ileri çıktı, bire birde Van Drongelen’den sıyrıldı ve ceza sahasına girerken sol ayağıyla uzak köşeye çok temiz bir vuruş yaptı. Top filelerle buluştu ve skor Samsunspor 1–2 AEK oldu. Bu gol sadece tabelayı değil, psikolojik üstünlüğü de tamamen AEK’in tarafına çevirdi.

Maçın son bölümünde Samsunspor ciddi anlamda oyundan düştü. AEK rahat rahat top çevirdi, Samsunspor ise rakibin üçüncü bölgesine gitmekte zorlandı. Daha topu ileriye taşıyamadan kaybettiğimiz sekanslar çoğaldı. Kanatlardan doğru düzgün final pası gelmedi, ceza sahasına tehlikeli toplar sokamadık. Merkezden Van Drongelen bile oyuna katkı vermek için ileri çıkıp şut denemek zorunda kaldı; o vuruş da çok farklı şekilde dışarı gitti. Bu durum, üretkenlik anlamında ne kadar tıkandığımızın net bir göstergesiydi.

Yine de futbol son düdüğe kadar devam eder. Uzatma dakikalarında Ceesay arka direkte çok önemli bir kafa vuruşu yaptı. Top kaleciyi geçmişken AEK savunması çizgi üzerinde kafayla çıkararak mutlak golü engelledi. O pozisyonda top çizgiyi geçse bugün bambaşka bir skoru ve bambaşka bir hikâyeyi konuşuyor olacaktık.

Maç bittiğinde kâğıt üzerinde rakamlara baktığımızda; topla oynama, şut sayısı, pozisyon ve pas isabetinde Samsunspor birçok başlıkta öndeydi. Ama skor tabelasında yazan gerçek bambaşkaydı: Golleri atan AEK oldu ve sahadan galip ayrılan taraf da onlardı. İstatistiklerde önde olan takım Samsunspor’du ama skoru oynayan, fırsatları değerlendiren AEK oldu.

İlk yarıdaki Samsunspor’la ikinci yarıdaki Samsunspor arasındaki fark geceyle gündüz kadardı. İlk devrede oyuna hükmeden, rakibi sahasına hapseden, tempoyu belirleyen Samsunspor varken; ikinci devrede sazı eline alan taraf AEK oldu, Samsunspor ise pek çok an sadece izleyen takım görüntüsü verdi.

Bu maçta hakem performansına da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Böylesine tempolu, zaman zaman gerginlik potansiyeli taşıyan bir Avrupa maçında hakem ekibi maçı gayet iyi yönetti. Oyunun temposunu gereksiz düdüklerle bozmadı, kart standardını korudu, kritik pozisyonlarda şova kaçmadı. Maçın önüne geçen, sonucu tartışmalı hale getiren bir hakem kararı olmadı. Sonucu belirleyen hakem değil, tamamen oyunun değişen ritmi ve Samsunspor’un ikinci yarıda kaybettiği üstünlük oldu.

Samsunspor bu maçta hem liderlik hem de ilk 8 hedefi açısından çok değerli bir fırsatı elinden kaçırdı. Ancak ilk 45 dakikada ortaya konan oyun, Musaba ile sol kanadın bu kadar etkili kullanılması, Ntcham’ın ceza sahası çevresindeki şut tehdidi ve ön alanda yapılan pres, doğru analiz edildiğinde bu takımın hâlâ Avrupa’da hikâye yazabilecek bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.

Bu karşılaşma unutulacak değil, tam tersine ezberlenecek bir maç olmalı. Ders çok net: Avrupa’da 45 dakika değil, 90 dakika boyunca aynı ciddiyet ve aynı enerjiyle sahada olmak zorundasın. Aksi halde istatistiklerde önde olsan bile skorda geride kalırsın.

Samsunspor skoru kaybetti. Ama bu maçtan doğru dersleri çıkarırsa, yarın bu şehir ve bu takım Avrupa’da yeniden kazanmayı başarabilir..