Samsun Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesi'nin cesur yürekli polisleri, "sentetik ecza" tabir edilen haplardan milyonlarcasını ele geçirerek, uyuşturucu baronlarına büyük darbe vurdu ve vurmaya da devam ediyor...

Gençlerin büyük bir tehdit altında olduğu bir gerçek...

Devlet bir yandan uyuşturucu baronlarıyla mücadele ederken, diğer yandan çeşitli kurum ve STK'lar sayesinde bağımlı gençlerin tedavisine çalışıyor...

Kolay değil elbette...

Narkotim ekipleri, şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlerle uyuşturucu sevkiyatı yapanlara aman vermiyor...

Ailelerin onlara duacı olduğunu biliyorum...

Ancak kafamı karıştıran bir soru var...

Bu sentetik haplar yurt dışından mı geliyor yoksa yurt içinde mi imal ediliyor?..

Eğer yurt dışından geliyorsa sınır kapılarında "sorun var" demektir...

"Yok" deniliyorsa yurt içinde nerelerde bu haplar imal ediliyor, öyleyse?..

İstanbul'da polis onlarca imalathaneyi basmıştı...

Hiç unutmam...

Polis, Samsun Limanı'na Rusya'dan bir gemiyle getirilen ve eroin imalatında kullanılan bol miktarda asitanhidrit ele geçirmişti...

Abi-kardeş ilişkisi içinde olduğum dönemin Valisi Metin İlyas Aksoy'a, "Sayın Valim, araç takip edilseydi de imalathane basılsa, olmaz mıydı?" diye sormuştum...

Metin İlyas Aksoy deneyimli bir devlet adamıydı...

İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı da yapmıştı...

Bana "Arkadaşlar öyle uygun gördü" demişti...

Sızıntı ihtimalinden tutun da takip sırasında oluşabilecek sıkıntılara kadar pek çok riski anlatmıştı...

"Kolay değil" demiştim ya...

Güvenlik güçleri, ele geçirilen hapların sevkiyatının teknik ve fiziki takibinden tutun da sabırlı aynı zamanda titiz bir bekleyişe kadar uzun süreç yaşıyor...

Ve karşı tarafta büyük kazançlar yüzünden hapis yatmayı göze alanlar var...

Ancak herkes bilsin ki; hiç kimse devletten güçlü değil...

Uyuşturucu ile mücadelede görev aynı zamanda vatandaşlara da düşüyor...

Çevrelerinde şüpheli kişileri ve davranışları güvenlik güçlerine bildirmek, bu mücadele etkili rol oynuyor...

Sivrisineklerle mücadeleye devam elbette...

Bataklıkları kurutmak için de devlet-millet el ele vermek zorunda...

Yoksa evlatlarımızı göz göre göre tuzağa düşürerek, hayatlarını karartacaklar!..

Bu mücadelenin bir parçası olmak, aslında herkes için "milli görev"dir...