Türkiye’nin 5. büyük serbest bölgesinden biri olacak Orta Karadeniz Serbest Bölgesi’nin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı, AK Parti Milletvekili Dr. Mehmet Muş’un çabalarıyla, kanuna yapılan “Samsun’a özel” bir eklemeyle “genel statü” kapsamına alınmasını, Şehir Plancısı Yüksek Mimar Embiya Sancak, “Liman yapılacak ama liman yok. Mehmet Muş, kıyıları yapılaşmaya açacak bu düzenlemede Samsun’u kullandı” ifadesiyle eleştirince, hayrete düştüm...

Ve Samsun’a milletvekili adayı olduğu günden bu yana sayısız hizmetler kazandıran ve kazandırmaya da devam eden Dr. Mehmet Muş için “Samsun’u kullandı” ifadesini de “ağır” buldum...

Sancak’ın eleştirisi üzerine, 23 Ekim tarihinde, Orta Karadeniz Serbest Bölgesi için yapılan düzenlemeyle Samsun’un kazanımlarını anlattığım “Vazgeçmek yok” başlıklı yazıma yeniden baktım; TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na verilen teklifi de bir daha dikkatlice okudum...

“3621 sayılı Kıyı Kanunu’na Orta Karadeniz Serbest Bölgesi’ne ilişkin hükmün eklenmesi” teklifinin başlığı bile “Samsun’a özel” bir durumu anlattığı hâlde, nasıl oluyordu da bundan “ülke kıyıları” gibi bir genelleme çıkarımı yapılabiliyordu?..

Yeniden hatırlatalım...

Teklifteki “Mevcut durum tespiti” giriş bölümünde şu ifadeler vardı:
“Mevcut durumda, kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında yalnızca Kıyı Kanunu’nun 6’ncı maddesinde belirtilen yapılara izin verilmektedir. Bu nedenle, tamamı kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında bulunan Orta Karadeniz Serbest Bölgesi alanında yalnızca faaliyetlerinin özellikleri gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan tersane ve benzeri yapıların inşası mümkün olabilmektedir. Bu durum, serbest bölgeyi sektörel anlamda kısıtlamakta olup, bölgede yapılması muhtemel diğer sınai, ticari ve hizmet faaliyetlerine yönelik yapıların inşası mümkün bulunmamaktadır.”

Teklifin “Yapılan düzenleme” başlıklı bölümde de “sınırları ekli kroki ve liste” ifadesiyle “Samsun’a özel” düzenleme şöyle dile getirilmişti:
“Orta Karadeniz Serbest Bölgesi’nde kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında sınai, ticari ve hizmetle ilgili faaliyetlerin yürütülebilmesi için gerekli olan yapı ve tesislerin inşa edilebilmesine yönelik Kıyı Kanunu’nda istisna tanımlanarak bu bölgede faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve ülkemiz ihracatı ile istihdamına katkı sağlaması hedeflenmektedir.”

Gayet açık biçimde “Samsun’a özel” olan bir düzenleme ile ihracatı ve istihdamı artırmayı amaçlayan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Dr. Mehmet Muş, nasıl oluyordu da bu değişiklikle tüm ülke kıyılarını yapılaşmaya açıyordu?..

Sonrasında, bu şehre kısa sürede yaptığı hizmeti kalbi mühürlü olmayan herkes tarafından takdir edilen Dr. Mehmet Muş için “Samsun’u kullandı” ifadesi de hiç yakışmadı doğrusu...

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na verilen değişiklik teklifi, net biçimde “Orta Karadeniz Serbest Bölgesi”ni içermesine rağmen, bunu “ülke kıyıları” tanımlamasının içinde göstermenin mantığını da anlamak mümkün değil...

Yani, teklif metni; deyim yerindeyse adeta elmayı armut diye okunmuştu...

Embiya Sancak, konu üzerinde birlikte çalıştığını belirttiği İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, Samsun Milletvekili Erhan Usta’dan da dün bir açıklama geldi...

Usta, liman yapılması teklifinin komisyonda reddedilmesini eleştirmişti...

Zaten mevcut yasanın 6. maddesinde, “Tersane ve benzeri yapılar” ibaresi vardı...

Böylece liman yapılmasının önünde de hiçbir engel bulunmuyordu...

“Laf olsun, torba dolsun” kabilinden ifade edilen sözler, boş laftan başka bir şey değildi...

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Dr. Mehmet Muş’un “eleştirilemez” olduğunu söylemiyorum...

Elbette hatalı uygulamaları ve politikalarında onu uyarmak, herkes için demokratik bir haktır...

Ancak, uyarırken de maksadı aşmayan ve kırıcı olmayan sözcükleri seçmek gerekir...

Şevki kırmak, Samsun’a zarar vermektir...

Bu anlamda, “Mehmet Muş, kıyıların yapılaşmaya açılması düzenlemesinde Samsun’u kullandı” demek; gecesini gündüzüne katıp, bu şehrin sorunlarını çözmeye öncülük ederken bir yandan da memlekette “Daha çok iş, daha çok aş olsun” diye adeta bir “atom karınca” gibi uğraş veren Dr. Mehmet Muş’a haksızlık etmektir!..

Son söz:
Şefaat isteyen yok, mezar taşını çalmayın yeter!..