Zaman, duvarlardaki takvim yapraklarında değil, insanın içindeki izlerde birikir. Hayatı sayılarla ölçmeye çalışırız çoğu zaman; doğum günlerini, yıl dönümlerini, geçen seneleri… Ama aslında hayat, o tarihlerde değil, o anlarda kimlerle olduğunda, nasıl hissettiğinde, neyi paylaştığında saklıdır.

Bir günün sabahında gözlerini kime açtığın, akşam başını hangi omuza yasladığın, gün içinde kalbini kimlerle bölüştüğündür asıl önemli olan. Aylar, yıllar geçer, ama sana bir gülüşüyle iyi gelen insanlar kalır. Çünkü hatırladığın tarihler değil, hisler olur. Seni güldüren bir dost, zor zamanlarında omzunda ağladığın bir kardeş, sessizce yanında duran biri… İşte onlar, hayatının gerçek kilometre taşlarıdır.

Takvimler hep ileriye gider, ama kalbin bazı anlarda kalır. Küçük mutluluklar, sade ama anlamlı sohbetler, bir çayın buharında gizlenmiş dostluklar... Bunlar yaşanır ve kalbe yerleşir. Hafızan unutur belki ne zaman olduğunu, hangi gün yaşandığını, ama kalbin hatırlar. O anın sıcaklığını, göz göze gelmenin huzurunu, yüreğinin titreyerek “işte bu” dediği zamanı unutmaz.

Hayat, yaş almanın değil, anlam almanın hikâyesidir. Daha çok para kazanmak, daha yüksek mevkilere ulaşmak, daha fazla yer görmek değil; daha çok sevmek, daha çok anlaşılmak, daha çok hissetmektir asıl mesele. Ve bunu sağlayanlar genellikle sayıların değil, kalplerin içinden geçenlerdir. Bir gün sevdiklerinle ettiğin kahkaha, bazen aylar süren bir başarıdan daha fazla yer eder yüreğinde.

Kimi insanlar geçer hayatından, iz bırakmadan. Kimileri gelir, kısa kalır ama derin dokunur. İşte hayat o izlerin toplamıdır. Ne kadar derin izler taşıyorsan, o kadar çok yaşamışsındır. Çünkü hayat, takvimlerde kaç gün yaşadığını değil, kalbinde ne kadar iz taşıdığını sorar sana.

Ve bir gün, takvim yaprakları azalmaya başladığında, dönüp baktığında fark edersin; hatırladığın ne günlerdir, ne aylar… Hatırladığın bir yaz akşamı, sarı ışıklı bir odada edilen bir sohbet, gözlerinde yaşlarla sarıldığın o kişi, sessiz bir yürüyüşte paylaştığın duygulardır.

Bu yüzden erteleme hiçbir şeyi. Gönlünden geçeni söyle, affetmeyi bil, sımsıkı sarıl sevdiklerine. Takvimler geçiyor zaten, ama kalbinin takvimine bugün ne yazdığın sana kalmış. Ve en önemlisi, kalbinin duvarında hangi anılarla yaşlanmak istiyorsan, bugün onları biriktirmeye başla.

Çünkü hayat... Takvimlerde değil, kalplerde birikir.