Öncelikle şunun altını çizmek isterim ki; hem şahsım hem de vakıf çalışmalarım adına amacım, kentsel dönüşüm sürecindeki tüm paydaşların sağlıklı bir koordinasyon içinde hareket etmesine destek olmaktır. Bu süreçte doğru, şeffaf ve sürekli iletişim, işin en temel yapı taşlarından biridir. Bir diğer önemli hedefim ise şehirde yaşayan tüm vatandaşları kapsayıcı, yaşanabilir ve sürdürülebilir şehirler oluşturulmasına, aynı zamanda kent estetiğinin ve kent kimliğinin korunmasına katkı sunmaktır. Bunu yaparken belki de en büyük önceliğim, sürecin tüm paydaşlar arasında adaletli bir şekilde yürütülmesine destek olmaktır. Bu sebeple dönüşüm alanlarında sahada olmayı, sürecin en önemli ve vazgeçilmez parçalarından biri olarak görüyorum. Hangi şehirde olursak olalım sahada görüyoruz ki; çoğu zaman paydaşlar dönüşüm sürecindeki eksiklikleri, kaygıları ve beklentileri doğrudan konuşabilecek ortak zeminlerde bir araya gelemiyor. Bu durum kentsel dönüşümü teknik olarak olduğu kadar sosyal açıdan da zor bir sürece dönüştürüyor. İşte tıkanmalar da burada başlıyor.
Riskli Alanlarda Sahada Olma ve Vatandaşla Dialog Zamanı
Bu noktada hem firma olarak, hem de vakıf çalışmaları kapsamında bize önemli sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Bu sorumlulukla özellikle riskli alan ilan edilen dönüşüm mahallelerinde, muhtarlarımız ve vatandaşlarımızla birebir görüşmeler yapma kararı aldık. Bu kapsamda geçtiğimiz ay Zeytinlik Mahallesi ile süreci başlattık. Daha önceki yazılarımda konuya değinmiştim, takip edenler hatırlayacaktır. Ardından geçtiğimiz günlerde; Hastanebaşı Mahallesi Muhtarı Süheyla Şen ile bir araya gelerek, bölgede oluşan kaygıları, doğrudan hak sahiplerinden dinlediğimiz bir toplantı gerçekleştirdik.
Gerçekleştirilen toplantıda, riskli alan kapsamında yürütülen kentsel dönüşüm sürecinin hukuki, teknik ve ekonomik boyutları ele alınırken, vatandaşların soruları yanıtlandı ve izlenecek yol haritası karşılıklı olarak değerlendirildi.
Bölge, genellikle yıllardır ailelerinin yaşadığı, komşuluk ilişkilerinin halen devam ettiği bir bölge. Yabancı uyruklu vatandaşların da bölgede yaşadığı tespit edilmiştir. Öte yandan Zeytinlik mahallesi örneğinde olduğu gibi, bölgede suç işleme oranlarının yüksek olması sebebiyle bölgede yaşayan insanlar, çocukları ile ilgili endişeler taşımaktadırlar. Bu sebeple dönüşüm yapılırken mutlaka bu sorunlara yönelik çözümler de sürecin merkezinde olmalıdır.
Toplantıda öne çıkan başlıklardan biri, vatandaşların sürece ilişkin yaşadığı iletişim sorunları ve belirsizlik algısı oldu. Bazı hak sahipleri, dönüşüm sürecinin zaman zaman bir zorunluluk gibi algılandığını, iletişim kopukluklarının yaşanabildiği belirtti. Bu durumun da güven duygusunu zedelediği dile getirildi.
Toplantıda dile getirilen bir diğer önemli husus da kentsel dönüşümün yalnızca yapıların yenilenmesi değil, aynı zamanda insanların yaşam güvenliğinin ve geleceğe dair umutlarının da korunması gerektiği yönündeydi. Vatandaşlar, bölgelerindeki kentsel dönüşüme karşı olmadıklarını, sadece “süreçte hak kayıpları yaşar mıyız” endişesi taşıdıklarını belirttiler. Ayrıca sürecin sosyal boyutunun da en az teknik yönü kadar önemsenmesini istediklerini ifade etti. Hak sahiplerinin büyük bir bölümünün büyükşehir belediye başkanımıza güven duyduğu görülürken, bu güvenin sahadaki temasların artmasıyla daha da güçleneceği yönünde ortak bir kanaat oluştu.
Tüm dönüşüm alanlarında olmak üzere, özellikle Hastanebaşı mahallesi riskli alanında:
Teknik sürecin sade ve herkesin anlayabileceği bir dille anlatılması,
Vatandaşla birebir iletişimin artırılması,
Yetkililerce sahada daha fazla bilgilendirme toplantısı yapılması,
sürecin çok daha sağlıklı ilerlemesini sağlayacak başlıklar olarak öne çıktı.
Kentsel dönüşümün masa başında değil, sahada ve vatandaşla birebir temasla yürütüldüğünde gerçek karşılığını bulacağı düşünüyorum. Kentsel dönüşüm, şehir planlama doğası gereği birden çok paydaş içermekte olup her bir paydaşın sürekli olarak iletişim halinde olmasını gerektirmektedir. Bu kapsamda da şahsım ve vakıf olarak süreçte aracı olmayı kendime vazife olarak görmekteyim. İkna edici bir yaklaşımın, kalıcı ve başarılı bir sonuca götüreceğini düşünüyorum. Çünkü zaten bölge halkı de kentsel dönüşüme karşı değil, hemen hemen hepsi bölgede yaşamaya devam etmek istiyor ve başkanımıza güveniyor. Sonuç olarak; güvenli yapılaşma, adil paylaşım ve sağlıklı bir dönüşüm için belediye, uzmanlar, sivil toplum örgütleri, muhtarlar ve vatandaşların aynı masa etrafında daha sık bir araya gelmesi büyük önem taşımaktadır.

Yüksek Harita Mühendisi – Kentsel Dönüşüm ve Gayrimenkul Değerleme Uzmanı
Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı Samsun İl Temsilcisi
Alaçamlı & Partners- Kurucu Ortağı
Duygu BİRCAN ALAÇAMLI