Rus Çarlığı, 18. – 19. yüzyıllarda, Kafkasya'da, emperyalist yayılmacılığın en kanlı örneklerini vermiştir. Özellikle 19. yüzyılın başından itibaren, Kafkasya'nın Karadeniz kıyısındaki bölgelerine yönelik Çarlık baskısı ve zulmü artmıştır. 1828 yılında, Anapa şehri Ruslar tarafından ele geçirilince, ilk 'Adige Çerkezleri'nin Osmanlı İmparatorluğu topraklarına zorunlu göçü başlamıştır. 1853 – 1856 yılları arasında, Kırım Savaşı'yla, Çerkezler, Rus Çarlığı'nın başlıca hedefi olmuşlardır. Gerçi, Şeyh Şamil taraftarları ve Müslüman Çerkezler, Rusya'nın Kırım'daki cephelere destek göndermesini engellemişlerdir. Bunun üzerine, Karadeniz kıyısında bulunan Müslüman topluluklarını yok etmeye yönelik emperyalist politikalarını hızlandıran Rus Çarlığı, Çerkezleri sürgün ederek, Karadeniz kıyılarından çıkarmayı planlamıştır. 1864 yılının mayıs ayında, Rus Çarlığı, Çerkezleri yüzlerce yıllık vatanlarından kitleler halinde büyük göçe ve soykırıma uğratmıştır. Çerkez Dramı: "Sadece inançlarını bahane göstererek, yüz binlerce insan, ani bir şekilde, yurtlarından edilmişlerdir. Her biri kendi bünyesinde, değişik dramlar barındıran bir sürgüne tabi tutulmuşlardır." sözleriyle, Samsun Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Serkan Şen, Çerkez sürgününün insanlık tarihinin en büyük dramlarından biri olduğunu açıkladı. Sürgün neticesinde, Anadolu topraklarını yurt tutan Çerkezlerin bu coğrafyayı kendilerine vatan bildiklerini ve bu vatanın gelişmesi için, ellerinden gelen çabayı sarf ettiklerini belirten Prof. Dr. Şen, toplumsal hafızanın diri tutulması için, Çerkez sürgününün bir ibret vesikası olarak, tarihteki yerini aldığını aktardı: "Sürgünün tarihteki izleri, bugün bile hafızalarda diridir." Sovyet yayılmacılığının yüzyıllar önce başladığını ve Türk dünyası aleyhine geliştiğini söyleyen Samsun Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Şen, bölgede, Rusların Çeçen Adige topluluğuna bugün halen uyguladığı baskıcı politikaları kabul etmenin mümkün olmadığını aktardı.