Biz bu senaryoları çok gördük ama her seferinde de tezgahlara düştük!.. Adeta adamların ekmeğine de yağ sürdük!.. Çünkü, istenilen kaosun yaratılmasına bilip bilmeden katkı vermiştik!.. "Atatürk'ün Selanik'te doğduğu ev bombalandı" yalanıyla 1955 yılında 6-7 Eylül olayları da böyle bir provokasyon sonucu başlamamış mıydı?.. İngiliz istihbaratının yerli işbirlikçilerle gerçekleştirdiği provokasyonun nedeni, Yunanistan ile Türkiye'nin arasında gerginlik yaratıp, Kıbrıs'ta istediklerini elde etmekti... Bu olay; kan, gözyaşı ve hasret bıraktı... Ve hala daha unutulmadı... 12 Eylül ihtilali, 28 Şubat ve 27 Nisan muhtıraları öncesinde de benzer provokatif eylemleri görmüştük!.. Ülkesini seven bu milletin vefalı evlatlarının gururu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anıtına yapılan saldırının amacı, toplumun sinir uçlarına dokunup, gerginlik yaratmaktır!.. Samsun'da, şehrin ve Milli Mücadele'nin simgesi olan Atatürk Anıtı'na yapılan bu saldırı, geçmişte yaşananlara benzer bir tezgahtan başka bir şey değildi!.. Toplumu gerginleştirme, ayrıştırma ve ötekileştirme çabalarının yoğunlaştığı bir dönemde; saldırıyı gerçekleştiren provokatörlerin bu "zamanlama" ile neyi amaçladığı apaçık ortadadır!.. İşte o yüzden sağduyu sahibi herkes, eylem ve söylemlerine dikkat ederek, milleti birbirine düşürmek isteyenlerin "aşağılık senaryoları"nın bir parçası olmamaya özen göstermek zorundadır!.. Nitekim Samsun, saldırı sonrası Onur Anıtı'na koştu ve tepkisini ortaya koydu... Samsun, bu tavrıyla birleştirici olmuş; bir anlamda hesapları bozmuştur!.. Mesele, faillerin kimliğinden çok, arkalarındaki güç odaklarıdır!.. İşte o zaman bu tezgahları dağıtmak mümkün olacaktır!.. Bunu çözmek de devletin görevidir!..