Merhaba kıymetli okuyucularım,
Bugün Gazze’de hâlâ felaket niteliğinde bir durum gözlerimizin önünde yaşanıyor. Masum insanlar yardım için ağlıyorlar. Kurtarılmak için ağlıyorlar. Onları kim kurtaracak? Masum çocukları, kadınları, yaşlıları kim kurtaracak?
Biz burada otururken milyonlarca insan şu anda ölümle, açlıkla, susuzlukla ve tarifsiz travmalarla yüz yüze. Vücutlarına onarılamaz zararlar geliyor, açlıktan ölüyorlar. İnsanlık ailesi, bu çığlıklara kulaklarını ne zamana kadar tıkayacak? Sessiz kalmak, masumların acısını görmezden gelmek midir bizim kaderimiz? Yoksa onlara, “İnsanlık hâlâ yaşıyor ve bu zorlukların üstesinden gelebilir” diyebilecek miyiz?
Ne yazık ki dünya, özellikle de Müslüman ülkeler çoğunlukla “ben” odaklı bir bakış açısıyla hareket ediyor. Petrol ve doğalgaz zengini ülkeler, kendilerine dokunulmadıkça sadece kınama mesajlarıyla yetiniyor. Ancak kendi canları acıyınca “Yandım anam!” diyerek seslerini yükseltiyorlar. Oysa tek bir gerçek var: İsrail’in başındaki Netenyahu’ya haddini bildirmek, savaşa son verdirmek ve Filistin halkına nefes aldırmak.
Bunun yolu da öncelikle Birleşmiş Milletler’in (BM) güçlü bir irade göstermesinden geçiyor. Çevresindeki ülkelerin samimi bir şekilde manevi destek vermesi, sonrasında da Filistin’in yeniden inşasına katkı sağlanması gerekiyor. Çünkü bizler hiçbir zaman “ben” olarak değil, “biz” olarak yaşamalıyız. Birlikten doğan huzur, en güzel bağların temelidir.
Bu noktada şunu da özellikle vurgulamak gerekir: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve muhalefet partilerinin bu süreçte verdiği katkı asla yadsınmamalı ve yadsınamaz. Biz ülke olarak bu acıyı derinden hissediyoruz; ancak tek başımıza nereye kadar? Dünya liderleri, daha doğrusu güçlü bir Birleşmiş Milletler örgütü, bu meselenin baş mimarı olmalıdır.
Bu dünyada her nefes alan insanın adalet hakkı olmalı. Hakkın olduğu yerde medeniyet yeşerir. Tek çaremiz, demokrasiye yaslanmış bir düzenle barışı inşa etmektir.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri bugün hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor:
“Yurtta sulh, cihanda sulh.”
Bugün dünyaya baktığımızda, Atamızın ileri görüşlü bir lider olduğuna hak vermemek elde mi?
Dileğim odur ki, Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu’ndan çıkacak kararlar sadece Gazze için değil, aynı zamanda Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere tüm çatışmaların son bulması adına önemli bir başlangıç olsun. İnsanlık için gerçek barışın tohumu atılsın.
Hayat düşünürken doğar.
Ve biz, düşündüğümüz kadar yaşamayı öğreniriz.
Kazım İLHAN
Sosyolog ve Aile Danışmanı