Avrupa ülkelerinde uzman doktora ulaşma süresi, en erken bir buçuk gündür. Her istediğin zaman uzman hekime muayene olabilmeniz mümkün değildir.
Çünkü sevk zinciri vardır ve uzman hekime görünebilmek için birinci basamak hekiminin sevki gerekmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde bile acil servislerde hastaların bekletildiği, uzman hekime ulaşmanın çok mümkün olmadığı o ülkelerde yaşayanlar tarafından rahatça görülmektedir.

Türkiye’de her ne kadar “randevu bulunamadığı, hekime ulaşılamadığı” gibi şikayetler olsa da hastalarımız istediği hekime, istediği zaman — istisnaları dışında — ulaşabilmektedir. Bu işin içinden biri olarak söylüyorum: Ülkemizde sağlık hizmetleri pek çok ülkeden daha iyidir.

Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre 2024 yılı hastane müracaatı sayısı 1 milyar 47 milyon 877 bin 901 olarak açıklanmıştır. Yani kişi başına ortalama yılda 12,2 kez hekime başvurmuşuz. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu açıklamasında “Çin nüfusu kadar hekime müracaatı bu sistem kaldıramaz” diyor.

Türkiye’de hekim sayısı az olmasına, çalışma koşullarının çok iyi olmamasına rağmen sağlık sistemimizin çalışması ve bu hasta yoğunluğunda hizmet vermesi; hekimlerin fedakarlığı, özverisi sayesinde olmaktadır. Hekimleri dövebildiklerini televizyonda söyleyen “hadsiz, çapsız kadına” rağmen hekimler sağlık hizmetini elinden geldiğince vermektedirler.

Dünyanın her ülkesinde sağlıkta sevk zinciri vardır. Hasta önce aile hekimine başvurur ve sorunu çözülmezse ikinci basamağa, uzman hekime sevk edilir. İkinci basamağa sevk edilen hastanın nereye, hangi hekime başvuracağına hasta değil, hekim karar verir.

Ancak ülkemizde sevk zinciri kurulamamış, sistem işletilememiştir. Aile hekimliği sistemi laboratuvar desteğiyle donatılamamış, çalışma şartları buna göre düzenlenememiş, hastalar bu konuda bilgilendirilememiş, aile hekimi sayısı az, aile hekimi başına düşen hasta sayısı aşırı fazladır. Bu durumda birinci basamak hekimliği istenildiği gibi çalışamamaktadır. Dolayısıyla hastanelere çok sayıda başvuru olmakta ve hastane kapılarında randevu sorunu yaşanmaktadır.

Sevk zinciri çalıştırılabilse, aile hekimliklerinde hastaların sorunları çözülebilse ikinci basamakta aşırı kalabalıklar olmayacaktır. Sadece sevkli ve ihtiyacı olan hastalar hastaneye gidebilecektir.

Ama ısrarla sistemin aksayan yönleri çözülememiş; aile hekimlerinin de kalabalık hasta ile muhatap olması, hastanelerinde kalabalıklara bakmak zorunda oluşu giderilememiştir. Oysa tatmin olmayan hasta bir başka doktora giderek sistemin kilitlenmesine neden olmaktadır. Başvuru sayısı artmakta, palyatif çözümlerle sistem yürütülmeye çalışılmaktadır.

Bu aynı zamanda maliyeti artırmakta ve ilaç israfına neden olmaktadır. Aile hekimliği sisteminin aksayan yönleri düzenlenerek, sevk zinciri sağlanarak, nezle ve grip hastalarının üniversite hastanelerine muayene için gitmeleri önlenerek sistem düzenlenebilir.

Çözüm zor değil, ancak rehabilitasyon gerekir.
Yani sistemin de muayeneye ve tedaviye ihtiyacı vardır.
Hekimi ve hastaneyi suçlamanın anlamı yoktur.