Sıla-i rahim terim olarak “kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatma, akrabalarla ilişkiyi sürdürme, haklarını gözetme, onlara ilgi gösterme, iyilik ve yardımda bulunma, ziyaret etme” anlamlarına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de Nisâ sûresinin ilk âyetinde Allah’a saygısızlığın hemen arkasından akrabalık haklarına riayet etmemekten sakınılması istenmekte olup İslâm âlimleri bu âyette ve daha başka âyetlerle hadislere dayanarak sıla-i rahmi gözetmenin vâcip (farz) ve sıla-i rahme riayetsizliğin haram olduğunu bildirmiştir. Buhârî’de yer alan bir hadiste bir kimsenin, “Beni cennete götürecek bir iş söyler misiniz?” şeklindeki bir sorusuna Hz. Peygamber, “Allah’a kulluk edip O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın; namazını kılar, zekâtını verirsin ve akrabanı gözetirsin” diye cevap vermiştir. Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-Saḥîḥ’inde, “Kim akrabasına ilgi gösterirse Allah da ona ilgi gösterir”, “Allah Teâlâ, ana rahmine bağlı akrabalık düzenini kurduktan sonra bu bağları yaşatanlara kendisinin ilgisinin süreceğini, akrabalık bağlarını koparanları ise kendi ilgisinden mahrum bırakacağını bildirmiştir. Ashaba bu bilgiyi veren Resûlullah, sıla-i rahmi terketmenin kötülüğüne işaret eden Muhammed sûresinin 22. âyetini okumalarını öğütlemiştir. Allah’ın rahmân ismiyle sıla-i rahim arasında ilişki kurularak bu görevi yerine getirenlerin ilâhî rahmetten nasiplerini alacaklarına, ihmal edenlerin ise rahmetten yoksun kalacaklarına işaret edilir. Hadislerde sıla-i rahim konusunda karşılık beklenmemesi, ilişkiyi kesenlerle de akrabalık bağlarının sürdürülmesi gerektiği bildirilmektedir. Resûlullah, sıla-i rahmin müslüman olmayan yakın akrabaya karşı da geçerli olduğunu ifade etmiş ve, “Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz” meâlindeki âyetin (el-Mümtehine 60/8) buna işaret ettiğini bildirmiş, hangi sadakanın daha faziletli olduğuna dair bir soruya da “Akrabaya verilendir, çünkü bunda bir sadaka, bir de sıla-i rahim sevabı var” cevabını vermiştir. Bazı hadislerde sıla-i rahmin ömrü uzatacağı da ifade edilmektedir. İslami literatürdeki önemli eserlerde ana babaya saygı ve iyilik, çocukların bakımı ve gözetilmesi, eşler arasındaki haklar ve sorumluluklar, diğer akrabaların karşılıklı sorumlulukları, akrabalık bağlarının yaşatılması, komşuluk hakları gibi konular üzerinde durulur. Akraba veya soy bağı yaşamayan kişiler ailelerinin yaşadıkları yerleri, geçmişlerinin yaşadıkları memleketleri ziyaret ederek de akraba ziyareti yapmış olmaktadır. Akraba ziyareti geçmişte kalmış aile bireylerinin memleketlerini ziyaret etmek ile onların kabirlerini ziyaret etmek olarak yapılabilmektedir. Kabirleri ziyaret etmek onlara dua etmek ve memleketi ziyaret etmek dinen Sıla-i Rahim olarak belirlenerek yapılması istemekte ve mükafatlandırılacağı söylenmektedir. İslam’da, sıla-i rahme bu kadar önem verilmesine rağmen, maalesef günümüzde Müslümanların bu konuda oldukça zayıf kaldıkları görülmektedir. Bilhassa tarım toplumundan sanayi toplumuna, köy ve kırsal hayattan şehir hayatına geçişle birlikte, akrabalar arası bağlar neredeyse kopma noktasına gelmiştir. Milyonların yaşadığı şehirlerde  insanımız hem bireyselleşti hem de yalnızlaştı. Gerek hayat şartları, gerekse kimseye muhtaç olmadan yaşama arzusu, bireyi akrabalarından uzaklaştırdı. O kadar ki kişi iş yoğunluğu sebebiyle ailesine, çocuklarına, ebeveynine, sıla-i rahme yeterli zaman ayıramamaktadır. Günümüzdeki bunca iletişim ve ulaşım araçlarına rağmen, sıla-i rahim her geçen gün biraz daha zayıflamaktadır. Ne yazık ki sıla-i rahim artık sadece birinci dereceden akrabaların ziyaretine indirgenmiş, ikinci ve üçüncü dereceden akrabalar adeta birbirlerini unutmuşlardır. Söz konusu ilişkiler ise; neredeyse bayramlarda, düğün veya cenazelerde görüşmeler ve buluşmalarla sınırlı kalmaktadır. Son olarak Sevgili Peygamberimizin, akrabalar arası ilişkilerin koparılmasını kıyamet öncesi alametlerden biri olarak saydığını hatırlatalım ve sözün özünü yine Efendimize bırakalım: "Sevabı dünyada iken verilecek iyilik, (başkalarına) iyilik etmek ve akraba ile ilgilenmektir. Cezası dünyada iken verilecek kötülük de haddi aşarak azgınlık yapmak ve akraba ile iyi ilişkiyi kesmektir.

SAMET ÇELİK/ ŞUBE MÜDÜRÜ