Kurtuluş Savaşı'nın kritik dönemlerinden biri olan 7 Haziran 1922 tarihinde Samsun, Yunan donanmasının şiddetli bir bombardımanına maruz kaldı. Bu olay, Türk bağımsızlık mücadelesinin deniz cephesindeki önemli bir kesitini oluşturuyordu. Yunan filosu, Averoff ve Kılkış zırhlıları başta olmak üzere Panter ve Leon muhripleri, iki kruvazör ve dört mayın tarama gemisinden oluşuyordu. Filosunun hedefleri oldukça net ve çok yönlüydü: Türk lojistiğini aksatmak, bölgedeki direnişin moralini bozmak ve Pontusçu Rum milislerine psikolojik destek sağlamak…
Türk tarafı, sınırlı imkânlarına rağmen organize bir savunma sergiledi. Bahriye taburu kıyı boyunca konumlandı, top bataryaları stratejik noktalara yerleştirildi. Her ne kadar karşı ateş imkânları kısıtlı olsa da savunma koordinasyonu oldukça dikkat çekiciydi. Yunanlılar ne tam bir liman ablukası gerçekleştirebildi ne de bölgedeki Türk direnişini kırabildi. Samsun bombardımanı, Kurtuluş Savaşı'nın deniz cephesindeki mücadelenin küçük ama önemli bir örneğiydi. Karadeniz limanlarının stratejik önemi bir kez daha görüldü. Sovyetler Birliği'nden gelen silah ve malzemelerin geçiş noktası olan bu limanlar, Türk bağımsızlık mücadelesinin hayati damarları konumundaydı. Sonuç olarak Samsun bombardımanı, Türk halkının direniş ruhunu ve bağımsızlık mücadelesindeki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Sınırlı imkânlara rağmen gösterilen savunma, Türkiye'nin gelecek mücadelesinin de habercisi niteliğindeydi.
Güçlü bir ateş gücüne sahip olan Yunan filosu, 7 Haziran günü Samsun açıklarına demirledi ve saldırıya hazırlık yaptı. Saat 14.20’de, Averoff zırhlısından atılan bir kurusıkı işaret topu ile bombardımanın başlayacağı duyuruldu. Kısa süre sonra, saat 14.30’da Yunan topları Samsun’u hedef almaya başladı. 500 mermi atılan saldırı 2,5 ila 4 saat arasında sürdü. Bombardıman sonucu Rus depolarındaki patlamalar, liman çevresindeki yangınların daha da büyümesine sebep olmuştu. Şehre yapılan bombardıman, büyük yıkıma neden olmuş ve limandaki askeri malzeme stoklarının önemli bir kısmını yok etmişti. Yunan filosu, Samsun'un lojistik kapasitesini zayıflatmayı amaçlayarak yoğun topçu ateşine devam etmişti. Bu saldırılar hem ciddi maddi kayıplara hem de can kayıplarına yol açmıştı. Samsun Hükümet Konak’ı kullanılmaz hale gelmişti. Türk ve Rum vatandaşlara ait birçok ev ve mağaza yıkılmış, Ermeni kilisesi ve yetimhane zarar görmüştü. Gümrük binasının deposu ve askerî erzak ambarı yanmış, petrol deposundaki büyük miktarda yakıt ise tamamen kül olmuştu. Bu saldırıda dört kişi hayatını kaybetmiş, üç kişi yaralanmıştı. Toplam zarar oldukça geniş bir alana yayılmış ve farklı toplum kesimlerini etkilemiştir.
Fotoğraf 1-2: Bombardımandan zarar gören Hükümet Binası ve Samsun Büyük Cami'de, şehit olanlar için yapılan cenaze töreni
Bombardıman boyunca Yunan gemileri kıyıya yaklaşmaya çalışsa da herhangi bir çıkarma girişiminde bulunmadı. Saat 17.30’da bombardımanın en kritik anı, bir Türk top mermisinin Averoff zırhlısına isabet etmesiyle geldi. Bu tek mermi, Yunan filosunun geri çekilmesine neden oldu. Saat 18.00’de bombardıman sona erdi ve Yunan filosu geri çekildi. Saat 19.00 itibarıyla bir muhrip ve bir kruvazör doğuya doğru hareket ederken diğer gemiler batıya yöneldi. İşte Yunan bombardımanın sona ermesinde etkili olan Averoff zırhlısına isabet eden merminin arkasındaki isimsiz kahramanlardan biri de Bafra’nın Gökçeağaç köyünden Mehmet oğlu Salih’ti.
Devamı yarın...