"Ahmağa anlatır gibi tek tek söyledim, buna rağmen anlamamakta ısrar ediyorlar. Biz, anayasanın 4'üncü maddesi olmasın diyoruz. Kameraya bakarak söyleyeyim bir daha; anayasanın 4. maddesi olmasın diyoruz. Anayasada değiştirilemez maddeler olması demek, bütün değiştirilemez dediğiniz maddelerin hepsini değiştirelim anlamında değildir. Anayasanın 4. maddesine karşıyız. Tamam mı, anladınız mı? 4. madde, gelecek nesillerin iradesine ipotek koymaktır. Diğer maddeleri oturalım beraber yazalım. İlk 4 madde değil, 4. madde. Anayasanın ilk dört maddesi nedir?"...
Bu sözler, HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'na ait elbette...
Konuyu iyi kavrayabilmek için
önce Anayasa'nın ilk 4 maddesine
bir bakalım...

Birinci madde, "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir."

İkinci madde, "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir."

Üçüncü madde, "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı, İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara’dır."

İlk üç madde böyle...
Gelelim Yapıcıoğlu'nun
itiraz ettiği
4. maddeye...
"Anayasanın 1'inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez."
Yapıcıoğlu'nun,
itiraz ettiği
4. madde tekraren okunduğunda;
"Değiştirilemez
ve değiştirilmesi
teklif dahi edilemez"

ifadesi,
aslında ilk 3 maddeye de 
karşı çıktığını
açıkça gösteriyor...
Olur ya
gün gelir, "Teklif edilir, değiştirilir" diye...
Milletin aklıyla alay edip,
insanları "Ahmak"
yerine koyuyor ama
onun düştüğü durum
sözcüklere sığacak gibi değil...
Milletvekili seçildiğinde,
"Namusu ve şerefi" üzerine
yemin eden biri,
nasıl olur da
bu ifadeleri kullanabilir?..
Sormazlar mı adama,
"Nerede şeref, nerede namus?" diye...
Ne utanma ne de sıkılma var!..
Böyle bir
hale düşeceğine,
"Bu değerler üzerine yemin
etmeyeceğini"
belirtip,
milletvekilliği teklifini
kabul etmeseydi;
daha saygın bir
davranış sergilemiş olacaktı...
Yazık çok yazık!..
Bu millettin
vergileriyle
böyle insanlara
devletin maaş ödemesine...