İlkadım Belediyesi'nin, TÜVTÜRK Muayene İstasyonu’nun eski idari
binasını ruhsatsız olduğu gerekçesiyle mühürlemesinden sonra
“Vay be” demeden geçemedim...
“Sosyal medyanın gücü” başlıklı yazımda,
Devgeriş'teki heyelanın ardından TÜVTÜRK'ün muayene istasyonunun idari binasının görüntüleri paylaşılmış,
tehlikeye işaret edilmişti...
Firma yetkilileri, bu paylaşımları dikkate alarak
heyelan olma ihtimali yüksek olan yerde bulunan idari yapıyı
boşaltıp,
ön tarafa taşıdığını açıklamıştı...
TÜVTÜRK'ün bu yöndeki açıklaması da gazetelerde yer almış,
ben de sosyal medya paylaşımlarını dikkate aldığı için firmaya teşekkür etmiştim...
Öyle ya firma duyarlılık göstermiş,
uyarı dikkate alınmıştı...
“Vay be” demem, bundan sonraki gelişme sonrasındaydı...
Yıllardır o bölgede faaliyette
olan istasyonun idari binası da ruhsatsızmış!..
Bu yüzden de
İlkadım Belediyesi ön tarafa alınan idari yapının olduğu eski yeri mühürlemiş!..
Yani, o yapı da yıllarca kaçak
kullanılmış!..
Devgeriş’te, bir akaryakıt istasyonunun ruhsatsız oto yıkama bölümünün üzerine
kaya ve toprak parçalarının düşmesi sonucu,
bir baba ve iki kızının ölümüne neden olan olay;
Samsun’daki bu tür yapıları gündeme getirince
belediyeler de boş durmuyor artık!..
Çünkü yasal sorumluluklar var...
Başka kaçak yapılar da
ortaya çıkarılırsa
şaşırmam!..
Biz niye hep böyleyiz, anlamış değilim...
Neden ya bir sel ya bir deprem ya da büyük bir heyelan olduğunda
alınması gereken önlemler
hatırlanıyor?..
Öncesinde herşey adeta süt-liman iken
her şey birden bire
gündeme getiriliyor...
Keşke, o yürekleri dağlayan feci olaylar olmadan
bu denetimleri yapmayı
başarabilsek!..
Keşke, böylesine olaylardan
hayatlar pahasına
acı bedeller ödemeden
dersler çıkarabilsek!..
İnanıyorum ki;
o zaman
bu ülkede çok şey değişecektir!..
Mesele, yapanın yanına kâr kalmamasındadır...