İsrail’in “Siber” saldırısı, bize ASELSAN’da milli yazılımlar üzerine çalışan mühendislerin art arda gelen intiharlarını mı hatırlattı sadece?..
Dahası var, elbette...
İlk özel milli kripto ve elektronik anahtar üretim dağıtım sistemi, ilk askeri gemi inşaatı ve elektronik sistemi entegrasyonu, ilk milli atış kontrol sistemi gibi Türkiye’yi tam da bu saldırılardan kurtaracak geliştirmelerin yaşandığı dönemde, kumpas davalarla HAVELSAN’a yapılan operasyonu unuttuk mu?..
Amerika ya da başka ülkelerden alınan korvet ve fırkateynlerin Milli Gemi Projesi (MİLGEM) ile yüzde 70 daha ucuza mal edilmesi ve bu gemilerin birçok elektronik cihaz ve silahın ASELSAN ve HAVELSAN tarafından yapılması, kimleri rahatsız etti de Deniz Kuvvetleri ve Donanma Komutanlığı kumpas davaların hedefi oldu?..
Toryum elementinden nükleer enerji elde ettiği bilgisine ulaştığı öne sürülen Prof.Dr. Engin Arık ve bu proje üzerine çalışan bilim insanlarının bulunduğu uçağın Isparta yakınlarında düşmesi ve sonrasındaki iddialar da mahkeme kayıtlarında...
Daha da geçmişe gidecek olursak...
Rahmetli Erbakan’ın kurduğu  Gümüş Motor, 1960’da seri üretime geçmişti...
O günlerde piyasada 7 bin lira olan motor, 5 bin liraya satılıyordu...
Ancak o günlerin Türkiye’sinde yerli üretim yapmak o kadar kolay değildi. Gümüş Motor, artık ithal motor tüccarlarının hedefi haline gelmişti ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle hisseler devredilince, Erbakan; üniversiteye dönmek zorunda kaldı...
İlk motor fabrikasını Erbakan kurmuştu. İlk uçak fabrikasını kuran Nuri Demirağ, ilk savaş uçağını üreten Vecihi Hürkuş, ilk yerli bomba fabrikasını kuran Şakir Zümre ve ilk yerli silah fabrikasını kuran Nuri Killigil’di...
Düşünsenize, o yıllarda Türkiye bu kahramanların ürettikleri uçağı, silah ve bombayı ihraç ediyordu...
Milli Savunma Sanayii’nin unutulmaz yiğit insanları bir biçimde devre dışı bırakıldı...
Tıpkı “Devrim arabaları”nda olduğu gibi...
1961’de Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, çeşitli şirketlerde çalışan 24 mühendise, tamamen Türkiye’de tasarlanmış ve üretilmiş bir otomobil yapmalarını emretti. 29 Ekim 1961’deki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında gösterilecekti. Eskişehir’deki atölyede 130 günlük aceleci işten daha sonra TÜLOMSAŞ fabrikasını oluşturacak mühendisler, otomobilin dört prototipini yapmayı başardı. Biri siyah, diğerleri krem rengindeydi. Otomobil, “Devrim” olarak adlandırıldı...
Aralarında rahmetli Erbakan’ın da bulunduğu mühendisler sıkı çalışıyordu. İkisi krem diğer ikisi siyah renkli dört araba tamamlanabildi. Otomobiller, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için Ankara’ya gönderildi. Siyah arabanın cilası Ankara trenindeyken yapıldı. Kömürle çalışan lokomotifin bacasından çıkacak kıvılcımların yaratacağı güvenlik tehdidi sebebiyle araçlara sadece manevra yapabilecek kadar benzin konmuştu. Motor performansını artırmak için sıkıştırma oranı artırıldığından, motorları motor vuruntusu olmadan çalıştırmak için yüksek oktanlı benzin gerekiyordu. Yüksek oktanlı benzin, o zamanlar sadece Ankara’da mevcuttu. Kutlamalar gününde, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tören için yakıt ikmali yapılmadan önce siyah araca bindi. Yaklaşık yüz metre ilerledikten sonra araç durdu. Sonra Cumhurbaşkanı siyah arabadan indi ve arkada daha önce benzini doldurulmuş olan krem renkli arabaya bindi ve onunla Anıtkabir’e gitti. İki araba daha sonra töreni sorunsuz tamamladı. Ertesi gün gazeteler manşetlerinde, otomobilin 100 metre yol alabildiğini yazdı...
Otomobil üretiminde çalışan insanların birçoğu  yerli işbirlikçilerin tehdidi altındaydı...
Amerikalılar, böylece amaçlarına ulaştı ve üretim bitti...
Ne kadar acı değil mi?..
Bu olayların arkasında, Türkiye’yi  gelişmiş ve çağdaş ülke hedefinden saptırıp, bir Orta Doğu ülkesi yapma emeli olan emperyalistler var...
Onlar, kendilerine hizmet eden ve edecek olan işbirlikçileri zaman zaman değişik kılıklarda ülkenin karşısına çıkarıyor...
Parası mukabilinde elbette...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere “Yerli ve milli” olmayı ilke edinenlere açık ve gizli düşmanlıkların arkasında, bu emperyalistler var...
Türkiye’nin yakın tarihinde ortaya çıkan olaylar ve sonuçları, geçmişte yaşananlara bakılarak değerlendirildiğinde; emperyalizmin şeytani planı daha net anlaşılacaktır...
Eğer bu sinsi planlara karşı "Gaflet" içinde kalırsak,
yeniden bir “Milli Uyanışı” gerçekleştirmek çok zor olacaktır!..