Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin
Karan'ın,
Türkiye'de fındık fiyatlarını belirlemede önemli bir rol üstlenen
İtalyan firmanın
Gürcistan'dan sonra
Avusturalya'da da ürün yetiştirmekten vazgeçtiği
açıklamasını
okuyan
bazı arkadaşlar,
"Türk fındığının lezzetini
yakalayamadılar"
diye övünerek
aradıklarında;
"Durum tam olarak
öyle değil" 

dedim...
Çünkü, adamlar fındığı "çerezlik"
satmıyor;
sanayi ürünü
olarak
krema yapıp
piyasaya sürüyordu...
Bu kremalarda
kullanılan
fındık oranı da
yüzde 12-13 civarındaydı...
Fındık piyasasında tekel konumundaki
firma,
Türkiye'den
"yarı mamul" olarak 
ihraç edilen
ürünü,
sanayide işleyerek
katma değerini yükseltip,
büyük paralar kazandı, kazanmaya da devam ediyor...
Mesele, "lezzet" değil de
ne öyleyse, diyenlere
"maliyet" cevabını veriyorum...
Avusturalya'da 1 milyon ağacı
yetiştirip,
ürün elde etmenin
işçilik, nakliye
ve gübreleme
gibi bir büyük maliyeti
var...
Ucuz Türk fındığını
kullanmak dururken,
maliyetli
ürünü
kullanmanın
mantığı var mıydı?..
Hem Türkiye'de piyasa
kendi ellerindeydi...
Bir hamlede fiyatı
düşürmek, pekala mümkündü...
Avusturalya'da
bunları yapmak kolay mıydı?..
"Olmaz"
elbette ama 
bizlerin de
uyanması gerekir artık!..
Fındıktan
zengin
çeşitlerle
katma değeri yüksek
ürünler ortaya çıkarmalıyız!..
Nitekim,
Türkiye'de son yıllarda fındık kreması ve ezmesi başta olmak üzere
ürünün
işlenip,
ihraç edilmesiyle
ilgili süreçte olumlu gelişmeler
var...
İhracata yönelik çalışan söz konusu
bu firmalara
"tanıtım" desteği başta olmak üzere
işlerini geliştirecek
imkanlar
verilirse;
Türkiye'den de birkaç
dünya markası
pekala çıkabilir!..
Neden olmasın?..