Pandemi sürecinde internet üzerinden yapılan alışverişler öylesine büyüdü ki, çayı şekeri bile bu firmalardan temin eder olduk!.. Cep telefonu ya da bilgisayar üzerinden verilen siparişler, kargolarla evlerin kapılarına kadar ulaştırılıyor... Geçenlerde bir arkadaş, sitenin lokalinde otururken; 1 kilo mandalina siparişi verdi, 20 dakika içinde meyve geldi... Büyük kolaylık elbette... Ne var ki, madalyonun öbür yüzü de var!.. Büyük firmalardan biri, müşterisine gönderdiği ayıplı mal nedeniyle mahkemeye verildi... Yerel mahkeme, "bedel iadesi" kararını verince, firma kararı temyize gönderdi... Yargıtay, "Aracı hizmet sağlayıcının ayıplı maldan sorumluluğu olmadığı" gerekçesiyle, yerel mahkemenin bedel iadesi kararını bozdu... Yargı kararlarına boynumuz kıldan ince elbette ama "büyük bir firma" diye güvenerek alışveriş yapan vatandaşın suçu ne?.. İnternet üzerinden alışveriş yapanlar, ürünü göndereni değil, aracı servis sağlayıcıyı bilir!.. Muhatabı da o aracı servis sağlayan firmadır!.. Geçenlerde, bir ünlü spor markasının ürünleri, neredeyse sudan ucuz bir fiyatta, yine büyük bir firmanın sitesinde vardı... Şaşırdım, "Bu fiyata olmaz" dedim... O spor mağazasının şubelerinden birinin sahibini telefonla aradım, durumu anlattım... Aldığım yanıt, "Sahtedir" oldu... Şaşkınlığım daha da artmıştı.. Bu kadar aleni biçimde olur muydu?.. Hani, kıyıda köşede kalan dükkanlar, seyyar satıcılarda tamam da böyle büyük bir firmada, sahte ürünün satılması karşısında şaşırmıştım... O arkadaş, firmaların artık uğraşamaz halde olduğunu anlattı... Yargıtay'ın bu kararından sonra şunu anladım ki, firmalar "sorumlu olmadıkları" için bu tür sahteciliğe bilerek göz yumuyordu... Yoksa, o fiyatlarla satılan ürün, şüphe uyandırmaz mıydı?.. Vatandaş kimin umurunda?.. Adamlar "Komisyon" alıyor ama sorumluluk almıyor!.. Bu haksız duruma müdahale etmek, Ticaret Bakanlığı'nın görevidir!.. Devlet, vatandaşının aldatılmasına asla izin vermez!..