Yerel gazetelerin 
yazıişlerinde
yaşanan büyük sıkıntılardan biri de
ajanslardan gelen
asayiş haberlerindeki
bilgilerin doğruluğuyla ilgili olarak
şüpheli yakınlarının
yerli-yersiz itirazlarıdır...
Oysa gazeteci,
aldığı bilgiler doğrultusunda haberini
yapmaya çalışır
ve gözaltına alınan
şüpheli kişileri de
sabıka dosyası kabarık
değilse
tanımaz!..
Yani gazeteci, olaylarda
adı geçen
şüphelilere
karşı 
önyargılı değildir!..
Elde edilen
bilgiler ne ise
haberin
içeriği ona göre
oluşturulur...
Hal böyleyken,
şüpheli yakınları
yine de itirazlarını sürdürür...
Hatta, bu tür itirazlarda
can yanmışlığıyla;
ileri seviyede
tehditler savuranlar bile
olur!..
Bu diyalogda,
"Mahkemeye vereceğim",
ifadesi, en yumuşak olanıdır!..
Bilfiil
47 yıldır bu meslekteyim...
Böylesine yüzlerce
olay
yaşadım...
Önceki gün de yazıişlerinde
benzer bir olay vardı...
Bir öğrencinin
kendisini bıçaklaması
haberi, bütün medya
kuruluşlarına olduğu gibi
bize de ajanstan düşmüştü...
Arkadaşlar bu haberi,
sitede kullandıktan sonra
o okuldan biri, 
"Kaldırın bu haberi" diye
"yoksa..." falanla
başlayan tehditvari konuşmalar
yapınca,
istediği olmadı elbette...
Akşam saatleriydi...
Yazıişleri Müdürümüz Merve İlhan,
çocuğun bir yakınının çok nazik biçimde
"haberin kaldırılmasını istediğini" söyleyince,
"tamam" dedim...
Haberde, ne okulun adı vardı,
ne de çocuğun ismi açık verilmişti...
Sedyedeki fotoğrafında da
yüzü mozaiklenmişti...
Ancak, bu haklı istekti...
Çocuğun böyle bir olayla anılmasını
hangi anne-baba isterdi?..
Sonuçta gazeteciler de 
görevini yaparken,
böylesine hassasiyetleri
anlayışla karşılayan
insanlardı...
O haberi de işte bu yüzden 
kullanmadık!..
Demem o ki; "Tatlı dil yılanı 
deliğinden çıkarır"
atasözünde
olduğu gibi,
bozuk iletişimle
yaklaşımda bulunmak;
adeta yangına körükle gitmek sayılır!..
İnsanın balı olmayabilir ama
"Bal gibi" dile
her zaman herkesin ihtiyacı vardır!..
Bilmem anlatabildim mi?..