Önceki gün akşam üzeriydi...
İşim bitmiş, eve gelmiştim...
Kapıdan içeri adım atar atmaz, numarası bende kayıtlı olmayan bir telefondan arandığımı gördüm...
Aslında, böyle aramalara pek bakmazdım...
Nedense açtım ve telefonun ucundaki ses, "Bu nasıl iş" diye söze başladı...
Bir çırpıda, kavşaklardaki yeni sinyalizasyon ayarlaması yüzünden hayatta ilk kez kırmızı ışık ihlalinden ceza ödemek zorunda kaldığını ifade etti...
Çok öfkeliydi...
Kim olduğunu da daha sonra söyledi...
Sevdiğim bir arkadaşımın yakını olan kişi, numaramı da ondan almıştı!..
O gün, "İyi olacak inşallah" başlıklı yazımda, trafikte akışı hızlandıracak "faz atlatma" yönteminden söz etmiştim...
Tesadüfe bakar mısınız?..
"Yarın araştırmalıyım" dedim kendi kendime...
Sabah saatlerinde de bir arkadaş aradı ve "Faz atlama" yönteminin kandırmaca olduğunu iddia etti...
Dün, sevdiğim arkadaşlarımın anne ve kayınvalidelerinin cenazeleri nedeniyle Terme’deydim...
Gazeteye döndüğümde ilk iş, bu konuyu araştırmak oldu...
Meselenin aslı şöyleydi...
Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı ekipleri, 8 saniye olan sarı ışığın yanma süresini, kavşakların yapısal durumlarına göre, ortalama 6 saniyeye kadar düşürmüştü...
Amaç, araç trafiği yoğun olmadığı halde, sarı ışıkta bekleme süresini 2 saniye daha azaltarak, 24 saatlik trafik akışı içinde 1.5-2 saatlik zamanı yakalamaktı...
Yani, arkadaşımın yakını sarı ışık süresinin azaltıldığından bilgisi olmadığı için kırmızı ışık ihlali yapmıştı...
Aslına bakarsak, sarı ışıkta da durmak gerekiyordu...
Ne var ki, toplumda "sarı ışık" yaygın olarak "geçilebilir" olarak algılanıyor...
Yani, "sarı ışığa" dikkat diyelim ve "kandırılma" iddiasına geçelim...
"Faz atlama" yönteminde bir aldatma söz konusu olduğuna inanmadım ama bu iddia doğruysa çok yakında anlaşılacak nasılsa...
Ama esas mesele, bilinen altyapı, köprü ve kavşak düzenlemeleri ile otoparklar dışında, "faz atlama" yönteminden başka bir çözüm varsa, bunun ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılması gerekmez mi?..
Tabii ki amaç üzüm yemekse...
Bağcıyı dövmekse o da başka...