Kar eritmez, erir dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız ama siz de çok iyi bilirsiniz ki, kar öyle güzel bir etkiyle beklenir ve gelir ki, soğuğun içinden gelen bir mucize gibi yağar üzerimize... Bu sene de öyle oldu. Herkes kar bekledi. Bu beyaz mucize moral olacaktı sanki herkese ve belki de birçok şeye. Üstelik bu sefer sadece çocuklar değil, her yaş grubu büyük bir heyecan yaşadı. Belli yerlere yağmaya başladı. Ve işte oluyordu. Beyaz mucize kendini göstermeye başlıyordu. Düştüğü her yer beyaza, beyaz olan her yer ise bir oyun alanına, manzaraya, fotoğrafa, videoya dönüşüyordu... Korkuyla beklenen elektrik faturası, soğuğa rağmen az yakmak için türlü taktikler denenen doğalgaz faturaları, fırtına gibi devam eden gıda zamları, kontak kapattıran akaryakıt zamları, bu yağacak kar ile kısa süreliğine unutulacak, hatta daha sonrası için moral depolayacaktı. Unutturmasa da, sonrası için moral depolamasa da bir mucizeyi yeniden yaşamak, hayata dair güzel şeylerin devam edeceğine ilişkin bir işaret olacaktı adeta... Gerilen, üzülen, korkan, stresle dolan ne varsa kar gelip eritecek biraz da yumuşatacaktı sanki. Aslında bir yere kadar böyle de oldu. Kar iyi geldi herkese, her şeye derken, İstanbul meselesi doğdu bu sefer de kucağımıza. Bir anda büyük bir fırtına koptu. Kopan kar fırtınası değil, İstanbul’un kara teslim olması hikayesiydi. Belediye başkanı balıkçıdaymış, yanında yabancı konsolos varmış, insanlar kar ile boğuşurken o rakı balık yapıyormuş. Beyaz mucize bir anda bambaşka bir hikayeye başrol olmuştu... Ya da kendi hikayesinde bir anda figüran da olmuş olabilir o kısım biraz karışık... Bir kez daha kısa süreliğine de mutlu olalım derken bir fırtınanın ortasında buluverdik kendimizi... Anlıyoruz ki, bu fırtınalar devam edecek. Kim haklı kim haksız bilmem. Bildiğim tek bir şey var. Vatandaş gerçekten zor günler geçiriyor. Her şeye rağmen hayata, hayallerine, ekmeğine, aşına, işine tutunmak için mücadele ediyor. Kızıyor, daralıyor, bazen isyan da ediyor ama bir şekilde yoluna devam ediyor. Suçlayacak kimsesi yok. Suçlasa da elinden gelen bir şey yok. Yani her şeye rağmen hayatına devam ediyor. İstanbul meselesinde kim suçlu, kim değil umurumda bile değil. Sandık zamanı geldiğinde İstanbullu gereği neyse yapar. Hesabı orada keser. Devam ya da tamam der. Vatandaş gerim gerim gerilmişken, her şey üstüne üstüne gelirken, bir de yağan karı kim zehir ettiyse, onlar da umarım aynı şeyi yaşar. Şu seçim süreci bir an önce gelsin, gelsin ki kar yine beyaz yağmaya başlasın. Umuda ihtiyaç var umuda... Kimsenin siyasi ikbali, vatandaşı artık ilgilendirmiyor...