İstiklal Caddesi’nde bomba patlaması sonucu 6 kişinin yaşamını yitirmesi, ülkemize akın akın gelen sığınmacıları yeniden tartışılır hale getirdi.
Masum 6 canı hayattan koparan, 81 kişinin yaralanmasına yol açan lanet olası bombalı eylemin Suriyeli teröristler tarafından gerçekleştirilmesi, gözleri doğal olarak ülkemizdeki Suriyeli, Afgan, İranlı, Iraklı, Pakistanlı ve diğerlerine çevirdi.
Sayılarının 5 milyon olduğu açıklansa bile kaçaklarla birlikte 8 milyona yakın sığınmacı, Türkiye’de yıllardır ikamet ediyor. Bunlardan bir bölümü Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığını edindi. Öylesine yerleştiler ki, kendi mahallerini, çarşılarını oluşturdu, Türkler buralarda azınlıkta kaldı. Varsılları Akdeniz’de yazlık ve kışlık konut satın aldı.
Aralarında yasalara uyan, asayiş olaylarına karışmayanlar mevcut. Lakin yasal ve yasa dışı yollardan gelen milyonlarca insanın ülkemize ekonomik anlamda yük olduğu, bazılarının yasa dışı olaylara ve cinayetlere, uyuşturucu ticaretine karıştığı bilinen gerçek. 
İstiklal Caddesi’nde bombayı taşıyan ve banka koyanla, yardımcılarının Suriyeli olduğu polisin sıkı çalışmasıyla ortaya çıktı. Zaten tartışılıyordu bu insanlar. Patlamanın ardından daha da hararetlendi. 
Hiç kuşkusuz sınır geçişleri de yeniden mercek altına alındı. Yasal yollardan gelenlerin yanında ne olduğu bilinmeyenlerin bu denli rahat, elini kolunu sallayarak Türkiye’ye adım atması, sorgulanmaya başlandı. Neredeyse ipini koparan soluğu Türkiye’de alıyor.
Kim ne derse desin, sınırlarda kontrolsüzlük olduğu aşikar. İnsan kaçakçılarının “Avrupa’ya götürme” vaadiyle dolandırdığı sığınmacılar, yurt dışına gidemeyince; ülkelerine dönemeyip Türkiye’de kalıyor. Toplum kurallarına aykırı tutumları, gayri yasal işleri kendilerine yönelik olumsuzluğu artırıyor.   
Büyük kentlerin yoksul semtlerinde yaşamlarını sürdürenlerin çoğu, kayıt dışı çalışarak ekonomiye darbe vuruyor. Aralarında birileri uyuşturucu ticareti yapıyor, yaşadıkları bölgede huzursuzluk yaratarak çevreye korku salıyor. Son zamanlarda öylesine çoğaldı ki bu tipler, “sığınmacı mafyası” bile oluştu. 
Artık bu insanların ülkelerine dönme vakti geldi, hatta geçti bile. Zira İstiklal Caddesi’ndeki patlama, bunu bir kez daha kanıtladı. Ülkelerine dönmelerine yönelik girişimlerin hızlandırılması gerekiyor.  Türkiye, teröristlerin barındığı, can alan eylemlerinin merkezi olamaz.  
 Tehlikeli ve kontrolsüz göçün önlenmesi için sınırlarımızda olağanüstü önlemler mutlaka alınmalı.
Hiç kimse yazdıklarımdan hoşnutsuz olup, bazı söylemlerde bulunmasın. Çünkü yüreğimizi yakan acı çok büyük...