Bu satırlar, gözleriyle değil, kalbiyle gülenlere; tebessümü bir süs değil, bir yaşam biçimi olarak taşıyanlara selam olsun diye yazılıyor. Hayatın rüzgârı ne kadar sert eserse essin, içindeki iyiliği, umudu ve sevinci sarsılmadan taşıyabilen herkese…

Kalbiyle gülmek kolay değildir aslında. Yüzünde gülümseme taşımakla karıştırılır bazen. Ama kalpten gelen bir gülümseme, en suskun anlarda bile bir şarkı gibidir. İnsanların birbirine yabancılaştığı, duyguların gösterişe kurban gittiği bir çağda, samimiyeti yüreğinde koruyabilenler birer kahramandır adeta. Onlar, bu dünyanın görünmeyen güzelliklerini yaşatanlardır.

Kalbiyle gülen insan; kırılmış olsa da affetmesini bilendir. Yalnız kalmış olsa da umutla yürüyendir. Gözyaşları içinde bile içinden bir ışık yayandır. Çünkü o bilir ki en derin karanlıklarda bile bir kıvılcım yeter, aydınlık için. Kalpten gelen gülümsemeler o kıvılcımlardır işte. Birinin yarasına merhem olur, birinin karanlığına mum yakar.

Bu yazı, sevgisini yük olmadan sunabilenlere, iyiliği karşılık beklemeden yapanlara, omzundaki yükü belli etmeden yürüyenlere yazılmış bir mektuptur. Onlara selam olsun… Çünkü onlar, dünyayı güzelleştiren görünmez ellerdir. Bir çocuğun gözlerine sevinç koyan, bir yabancıya uzanan dost eli, bir hayvana su uzatan nazik yüreklerdir.

Yorulmuş olabilirsin, hatta bazen dünyaya sığamıyor gibi hissedebilirsin. Ama unutma, kalbinle gülümseyebiliyorsan hâlâ; bu dünya için umut seninle başlar. Bir selam, bir bakış, bir söz… Küçük bir gülümsemenin değiştirebileceği şeyleri asla küçümseme. Çünkü senin gülüşün, bir başkasının karanlığında doğan güneş olabilir.

Son sözüm şudur: Kalbiyle gülenler, dünyadaki en sessiz devrimcilerdir. Gülüşleriyle barışı savunur, sevgiyi yayar, umudu diri tutarlar. Onlar iyi ki var. Ve sen… Eğer bu satırlara göz gezdirirken kalbinden bir sıcaklık geçtiyse, bil ki sen de onlardansın.

Kalbiyle gülen herkese, selam olsun…