Merhaba kıymetli okuyucularım, yeni eğitim–öğretim yılına adım attığımız bu günlerde, çocuklarımızın okul hayatında yaşanan ilk gözlemler bizlere önemli sorumluluklar yüklüyor. Sınıf içi tartışmalar, okul çevresindeki gerginlikler ve çocukların davranışlarındaki değişimler, sadece öğretmenlerin değil, ailelerin ve toplumun ortak sorunu haline geliyor.

Çocuklarımız bizim geleceğimizdir. Onlar, toplumun en kıymetli emaneti; bir ülkenin yarınlara uzanan köprüsüdür. Bu nedenle okul–aile–toplum üçgeninde herkesin üzerine düşeni yapması gerekir.

Okulda Gözlem ve Rehberlik

Rehber öğretmenlerin varlığı elbette kıymetlidir. Ancak sosyologların da eğitim kurumlarında görev alarak okul içi dinamikleri gözlemlemesi, rehber öğretmenlerle iş birliği içinde analizler sunması büyük fayda sağlar. Çünkü çocuklarımızın ekonomik farklılıkları, aile içi sorunları ve çevresel etkileri okul hayatına doğrudan yansımaktadır.

“Bende neden yok?”, “Onda var, bana niye alınmadı?” gibi kıyaslamalar, aile içi gerginlikleri ve hatta şiddeti tetikleyebilir. Bu da çocukların davranışlarına olumsuz şekilde yansır.

Ailenin Rolü

Aileler, çocuklarının söyledikleriyle yaptıklarının tutarlı olup olmadığını gözlemlemelidir. Özellikle okulun ilk üç ayında çocukların arkadaş çevresi, derslere ilgisi ve davranışları yakından takip edilmelidir.

En değerli noktalardan biri ise akşam yemekleridir. Aile bireylerinin aynı sofrada buluşup günlerini paylaşmaları, çocukların güven duygusunu pekiştirir. “Ne zaman olmuş, nerede duydum?” gibi geç kalınmış sorular yerine zamanında sohbet ederek sorunlara çözüm bulunabilir.

Öğretmen–Aile İletişimi

Çocuğun anlattıklarını sadece tek taraflı dinleyip okula giderek ani tepkiler vermek çözüm değildir. Önce rehber öğretmenle, sınıf öğretmeniyle ve gerekirse birkaç öğrenciyle görüşmek gerekir. Sonrasında hâlâ bir haksızlık varsa okul müdürlüğüne başvurulabilir. Unutmayalım ki öğretmenlerimiz çocuklarımız için emek veren eğitimcilerdir. Onlara saygı göstermek hem insani hem de toplumsal bir sorumluluktur.

Teknoloji ve Toplumsal Bilinç

Bugün çocuklarımızın yaşadığı sorunların temelinde, bilinçsizce tüketilen internet ve televizyon alışkanlıkları da vardır. Eskiden tatil dönüşlerinde çocuklar birbirlerine “Nerelere gittin, neler yaptın?” diye sorar, özlemle anlatırlardı. Şimdi ise ekranlar çocukların elinden düşmüyor, paylaşım azalıyor. Altyapısı verilmeden önlerine bırakılan teknoloji, bir ürünün ne işe yaradığını bilmeden tüketilmesine benziyor.

Geleceğe Emek Vermek

Çocuklarımız bizim mahsulümüzdür. Nasıl ki tarlaya emek verilmezse ürün çıkmaz, çocuklarımıza da emek verilmezse geleceğimiz ziyan olur. Onlara gözümüz gibi bakmalı, rehberlik etmeli, korumalıyız. Çünkü çocuklarımız sadece kendileri için değil, aileleri, toplum ve ülke için de bir değerdir.

Sonuç olarak; yeni eğitim–öğretim yılı öğretmen, öğrenci ve velilerimize hayırlı olsun. Dilerim bu yıl, sevgiyle büyüyen iyiliklerin yılı olur.

Düşündüren Sözler

“Düşündürebilmek, gelecek için üretilecek ürünün ana kapısıdır.” — Kazım İlhan

“İnsanın ilim ve edebi, en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez, kaybolmaz.” — Mevlana

“Toplumun ve ailenin en büyük ilacı, doğru iletişimdir.” — Kazım İlhan

“Bir çocuğun gözündeki ışık, toplumun yarınki umududur.” — Anonim

“Çocuklara değer veren toplum, kendine değer verir.” — Kazım İlhan

Yarınlara tebessümle ve farkındalıkla başlayabilmek dileğiyle… Sağlıklı, mutlu, neşeli günler dilerim.

Kazım İLHAN
Sosyolog ve Aile Danışmanı