Fahiş kira artışlarına karşı geçen yıl başlatılan yüzde 25 üst sınır uygulaması temmuzdan itibaren bir yıl daha yürürlükte olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada temmuzda yenilenecek konut kira sözleşmelerinde aynı sınırın uygulanacağını bildirdi.
Yaşanan hayat pahalılığı ve enflasyondaki rekor yükseliş, eski kiracılar ile ev sahiplerini karşı karşıya getiriyor. Öyle ki 3-4 bin liraya yıllardır oturan kiracıdan bir anda 15-20 bin lira gibi uçuk fiyat talep eden ev sahipleri mevcut. Fahiş fiyatla karşılaşan asgari ücretle çalışan işçi ile dar gelirli memur ve emekli şoke oluyor. İstenilen kirayı ödeyemeyeceğini bildirince ev sahibi ile anlaşmazlık yaşanıyor, sorun yargıya taşınıyor. Ne var ki tahliye davaları uzun yıllar sürüyor. Hemen karar verilemiyor.
Kiracı olağanüstü fiyat artışından ne denli yakınıyorsa gelirini salt kiradan sağlayan konut sahipleri de o denli haklı. Geçimini karşılayabilmek için kira fiyatını resmi enflasyon oranında artırması yadırganmamalı. 2-3 bin lira gibi son derece düşük kira fiyatına yapılacak artışın yüzde 25 ile sınırlanması ne kadar adil olabilir? 
Yurt genelinde bugüne dek görülmemiş kiracı-ev sahibi ilişkisi yaşanıyor. Yıllar önce kiralanan konut fiyatlarının günün koşullarında yetersiz kalması uzlaşmazlığı doruğa taşıdı. Tahliye davaları her geçen gün artıyor. Kira ederlerinin günün koşullarında yetersizliği, yüksek zam talebine yol açıyor. Anlaşmazlık kavgaya dek uzayabiliyor. Toplumun ortak sorunu haline geldi kiracı ev sahibi anlaşmazlığı.  
Çok önceden kiraladığı konutunun fiyatına makul ölçüde zam yapılmasını isteyen kadar rekor düzeyde artış talep eden de var. 3 bin liralık kira bedelinin 15-25 bin liraya yükseltilmesini şart koşanlar  mevcut. Oysa kirada oturanların çoğunluğu dar ve sabit gelirli memur, işçi ve emekli.  Bunu dikkate almayan ev sahipleri fahiş zam isteyebiliyor.  
Ancak kiralık konutundan gelen para ile geçimini sağlayanlar suçlanmamalı. Tek geliri o ise yetersiz kiraları artırmak istemeleri son derece doğal. Lakin yüzde 300’e varan artış talep etmek vicdana ve ahlaka sığmaz. Ev sahibi kadar kiracının da ekonomik durumu gözetilerek orta yol bulunmalı.
Tahliye davaları yargıyı adeta kilitledi. Yoğunluktan duruşma günleri 2024 yılı için veriliyor. Her geçen gün artıyor davalar.
1 Eylül’den itibaren arabulucu dönemi başlıyor.  Kiracı ve ev sahibi anlaşmazlığında taraflar yargıdan önce arabulucuya gidecek. Yine uzlaşma sağlanamazsa yargıya başvurulacak. Mahkemeler arabulucu görüşmeleri sonuçlanmadan davaları kabul etmeyecek. Ev sahipleri kiracıyı çıkarmak için çeşitli yöntemlere başvururken, kiracı da yasal haklarını kullanarak direniyor. Mahkemeler tahliye davaları ile dolup taşıyor. Ev sahipleri kiracıyı çıkarmak için en çok “Oğlum evlenecek, yurt dışından kızım gelecek, evi yıkacağım” gibi gerekçeleri öne sürüyor. Çıkmak istemeyenlere rekor kira artışları dayatılıyor.
Kira tespiti ve tahliye davaları 2-3 yıldan önce sonuçlanmıyor. Kira artışında üst sınır yüzde 25 olarak uygulansa bile kiracı ev sahibi anlaşmazlığı sonlanmaz. En iyisi kendi aralarında mantıklı artışla anlaşmaları...