Siyasette
yaşanan
pazarlıklar
giderek artıyor...
Çünkü, Cumhurbaşkanlığı
seçim sistemindeki,
50 artı 1
oranı;
adlarını
oy pusulalarında
görebildiğimiz partileri de
dikkate değer
hale getiriyor...
Hal böyle olunca,
ittifakların
lokomotifi durumundaki partilerin genel başkanları
dahası Cumhurbaşkanı adayları
da oy hesabı
yapmak zorunda kalıyor...
Durumdan vazife çıkaran
partiler de
bunu fırsata dönüştürmek istiyor...
Yani, teklif edilenden
daha çok sayıda milletvekilliği kazanmanın
hesapları yapılıyor...
Bazı açıklamalara
bakarak, bunları 
anlamak kolay!..
Bir de ittifaklar içinde
kendilerine
sağlam yer bulmak isteyenler var!..
Onların, liderlerini
zora sokacak
açıklamalarının
nedeni de bu zaten!..
Ya Erdoğan ve Kılıçdaroğlu dışındaki
Cumhurbaşkanı adaylarına ne diyelim?..
Çoğu kazanmayacağını
bildiği halde,
"ikinci tur" için
kendilerini şanslı görüyor...
Dilin kemiği yok nasılsa...
Ben bunu,
amiyane tabirle
"Siyasi
kolpacılık"
olarak görüyorum...
Ateş olsa, cürmü kadar
yer yakacakların
söylemleri,
omuzları
düşük,
sahte kabadayıları hatırlatıyor...
"Asar keser abi"
görünüp,
icraatı olmayanlara...
"Temsilde adalet"
demokrasilerde
olması gereken
bir sistem ama şimdiki durum
böyle değil!..
Siyasetteki
pazarlıklarla verilen
tavizlerin
bedelleri
ödenmedi mi?..
Bunun
zararını da
en önce
kazanmak için o tavizleri
veren
liderler
görmedi mi?..
Siyasetteki
bu görüntünün 
yarattığı
kirlilik,
toplumda 
"güven" kaybını
artırıyor...
Böyle giderse de
en büyük zararı,
toplumun
ileri demokrasi
özlemleri
görecektir!..
Rahmetli Özal'ın
"2.5 parti" söylemiyle
ne demek istediği,
bugünlerde daha iyi anlaşılıyor...