AK Parti'de,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında,
seçim sonuçlarının
değerlendirileceği
MKYK
toplantısı öncesinde,
Genel Başkan Vekili Efkan Ala, Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz,
Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, Genel Başkan Yardımcısı, Yerel Yönetimler Başkanı ve Samsun Milletvekili Yusuf Ziya Yılmaz,  AR-GE ve Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'nin
"Görevlerinden
affının istendiği"
iddiaları
gündeme geldiğinde,
"Sadece onlar mı suçlu?"
diye kendi kendime söylendim...
Mesela,
"Selef" pozisyonunda bulunup da
halefinin
az oy alması
hatta seçim
kaybetmesi
için çılgınca
işler
yapmaktan
geri durmayanlar
ne olacak?..
Geçmişte
milletvekilliği
yapan
ve partinin
genel merkez yönetiminde
görev alan bazılarının,
başka partilerin
adaylarına
gizli ya da açık 
verdiği desteğin
hesabı sorulmayacak mı?..
Aday gösterilmediği için
il ve ilçe teşkilatlarının
SKM açılışlarına bile katılmayanlara
bu partide 
yeniden görev verilecek mi?..
Ya da
"Kibir abidesi"ne dönüşen
vekiller ve il yöneticilerinin
büyük bir kısmına
"Bu sonuçta sizin de 
katkınız var"

denilip,
gereken uyarı yapılacak mı?..
Gelecekteki siyasi konumlarına
yönelik, omuz omuza yürür gibi yaptığı
partinin üst düzey yöneticilerine
çelme takmak için
fırsat kollayanların
bu davranışlarına,
göz yumulacak mı?..
"Sadece onlar mı suçlu?"
demiştik!..
Aslında liste uzayıp gidiyor ve sorular
illere göre farklılaşıyor...
31 Mart'tan iki gün önceydi...
"Seçimlerden sonra hesaplaşma"
başlıklı bir köşe yazımda
belirtmiştim...
Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan
31 Mart gecesi
yaptığı
balkon konuşmasında,
sıcağı sıcağına
bu sinyali de verdi...
Dünkü yazıma
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da etiketleyip,
"Seçimlerin galibi kim?"
diye sormuş;
"Fabrika ayarları"na dönmek için
yapılması gerekenleri
sıralamıştım...
Her şey açık seçik ortada...
Bu seçimin kaderini
salt CHP değil;
geçim derdine düşen
emekliler,
ürünleri para etmeyen üreticiler,
süt ineklerini
et olarak satmak zorunda kalan
besiciler,
hayat pahalılığı karşısında
asgari ücretle geçinemeyen
işçiler,
enflasyon nedeniyle sattığı malı aynı paraya
alıp, tereğine
koyamayan esnaf
belirledi...
Siyasi tarihimizde
bu sonuçlara
benzer birçok örnek var!..
Hatta, rahmetli Demirel bunu
"Boş tencerenin yıkmayacağı iktidar yoktur"
sözüyle
hatırlatmıştı...
Bu sonuç, AK Parti için uyarıydı
ve Erdoğan da
"Mesajı aldık"
diyerek,
sosyal olguyu
kabullendi...
Şimdi ne olacak?..
AK Parti, bu uyarıyla
birlikte
gerekli önlemleri
alır;
ekonomik 
sıkıntıları çözerse,
"Durmak yok yola devam" 
söylemi, yeniden ete kemiğe bürünebilir!..
Aksi halde,
AK Parti'nin
sandıkta
bu oy kaybını
kimse 
önleyemeyecektir!..
Çünkü, aynı şeyleri tekrar tekrar ederek,
farklı sonuçları bekleyenler,
en sonunda hep hüsrana uğramıştır!..