Samsun Medya Grubu'nun
çalışma ofislerinin
bulunduğu yerden
Cumhuriyet
Meydanı'ndaki
yardım kabul merkezine
bakarken,
hıçkıra hıçkıra
ağlamamak için kendimi
zor tutuyorum
ama içten içe 
dağıldığımın farkındayım...
Sıraya giren
gençler, yaşlılar
elden ele
kolileri
taşıyarak,
TIR üzerindeki
yetkililere teslim ediyor...
Görevliler, araçlarıyla
yardım paketleri taşıyanlara;
izdiham nedeniyle
sık sık uyarıda bulunuyor...
Gençler, yaşlılar,
kadınlar ve hatta çocuklar;
Samsun'un 
en zengin semtlerinden de
en yoksul köşelerinden de
insanlar 
burada gayret içinde...

Bu arada, telefonlar
alıyorum...
Suskunluk içinde
dokunsak
ağlayacak vaziyette
sözcükler,
adeta boğazlarda düğümleniyor...
Kimi "yazma" diyor ama
bu tür yardım haberleri
teşvik amacı taşıyor...
Ayrıca, insanlar da
varlıklı ailelerin
desteğini merak ediyor...
Öyle ya sırtındaki paltoyu çıkarıp,
yardım kolisine
bırakan gençler
varken, memleketin zenginleri
ne veriyor acaba?..
Böyle düşünenlerin sayısı az değil!..
Amacım insanları
yarıştırmak değil!..
Ama millet
öyle
bir noktaya geldi ki,
kucağında kolisiyle
ipi göğüsleyerek
birinci olacak atlet
gibi yardım merkezlerine koşuyor...
Türkiye'nin her köşesinde
"geç kalmamak" için de
böyle bir yarış var!..
Çoğunluğu
işçi, memur, esnaf ve emekli olan
insanlar
geçim sıkıntısı içindeyken;
yiyeceğini, giyeceğini
ve parasını
severek paylaşıyorsa
bu milletin sırtı
yere gelir mi?..
Türk, Kürt, Çerkes ve Arap;
kendini bu milletin
bir parçası sayan kim varsa
tek yürek olduk!..

Deprem bölgesine
varlıklarıyla maddi yardım gönderenlerin de
dua etmekten başka
yapabileceği
bir şey olmayan,
avuçlarını
semaya açıp
yakaranların da
Allah ellerine ve yüreklerine
dert vermesin!..