Samsun'da bir özel okulda yaşanan "akran zorbalığı" Türkiye'de gündem oldu; TV'ler konuyu uzman görüşlerine sordu...
Aslında bu şehirde daha önce de buna benzer şeyler yaşanıyordu ama bu boyutta değildi...
Bu olayın böylesine şikayet edilecek noktaya gelmesinin saymakla bitmeyecek nedenleri var...
Aile yapıları, arkadaş ve okul çevreleri, TV'lerde vurdulu kırdılı filmler ve diziler, sosyal medya mecralarındaki paylaşımlarla öfke ve şiddet özendiriliyorsa o ergen çocukların bundan etkilenmemesi mümkün mü?..
Bu yüzden çocuklar üzerindeki kontrolü bırakmamak lazım...
Öğretmen, cezalandırma için öğrencisinin kulağını çekmeye kalkışsa, adeta kıyamet kopuyor; veli, soluğu Cumhuriyet Savcılığı’nda alıyor...
İşin yoksa uğraş dur!..
Devlet okullarında durum böyle de, özeller de farklı mı sanki?..
Sistem, öğretmenleri korkutur hale dönüştü...
Bizim zamanımızda, ilk ve ortaokulda dayak yemeyen öğrenci yoktu...
Kur’an kurslarında bile hocanın uzun sopasının kafamızda kırıldığı olurdu...
Eskilerin "aynıyla vaki" dedikleri, yaşanmış bir olayı anlatayım...
Ordu Merkez Ortaokulu 3. sınıfta öğrenciydim. Akşam, saat 20.00 sıralarında bir tostçu dükkanında sigara içiyordum. O sırada, Sosyal Bilgiler öğretmenim Mahmut Çol beni görmüştü. Tostçuya girip, beni azarlamadı. Gururumu kırmak istemedi...
Ertesi gün okula gittiğimde, ders boyu beni dövdü. Tam 45 dakika sonunda, ders zili çalarken beni sınıfın arkasındaki askıya astı...
Yediğim dayağın nedenini kimseye söyleyememiştim...
Yoksa bir de babamdan dayak yemek vardı işin içinde...
Mahmut Hoca yakınımızdı. Sınıftaki sigara aramalarında o bana gelirdi. Hani, sigara bulunursa ceza almamamı istiyordu...
Elleri dert görmesin Mahmut Hocam’ın...
Demem o ki, veliler o yıllarda "Neden çocuğumu dövdünüz?" diye öğretmene sormazdı...
Çünkü, öğretmenin haksız yere böyle bir davranış içinde bulunmayacağına inanılırdı...
"Akran zorbalığı" ihalesini sadece öğretmen ve ailelere bırakmıyorum!..
Sinema ve TV dizilerinde Kurtlar Vadisi ve Çukur gibi yapımların öne çıkarılması, sosyal medya mecralarında mafyatik yaşantının özendirilmesi de işin içinde...
Bu "cendere" içinde kalan ergen çocuklara el uzatabilirsek, onları kazanma şansımız olacak...
O zaman ödül de olmalı, ceza da...
Bilmem anlatabildim mi?..