Kazakistan'daki olayların başlangıcı ve sonrasındaki gelişmeleri iyi analiz etmeden, olup biteni anlamak mümkün değildir!.. Öncelikle şunu peşinen söylemeliyim. Bu bir "emperyal" tezgahtır!.. Durun hemen, klişe tanımlara atlayıp, önyargılı söylemlerde bulunmayın!.. Diplomat değilim elbette... Ama Rusya'nın talepleri arasında "dil" ve "okul" olunca, dayanamadım... Bakın anlatayım!.. Halkın zamlara karşı ortaya koyduğu demokratik tepkilere bir şey demem, diyemem de... Ancak, olayların bu noktaya getirilmesinin perde arkasındaki sonuca bakınca; her şey bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor... Hele de Rusya'nın taleplerini görünce... Tepkilerin bütün ülkeyi sarmasının ardından Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nü yardıma çağırdı mı?.. Dikkat edelim, direkt Rusya değil!.. Bu örgütün yapısında, Kazakistan, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan, Ermenistan ve Belarus var... Rusya bu çağrıya "dünden hazırmış" gibi atladı mı, atladı... Rusya, Nur Sultan'a konuşlanır konuşlanmaz ne istedi?.. Rusça, ülkede ikinci dil olacak yani Kril alfabesi okullarda öğretilecek ve kapatılan Rus okulları yeniden açılacak, askeri üsler kurulacak, Rus azınlıklara özerklik verilecek ve Kırım tanınacak!.. "Dil" demiştik değil mi?.. Askeri üsler, özerklikler ve Kırım'ın tanınması işin köpüğüdür!.. Bu dil olayını önemsemezsek, mesele sıradanlaşmış olur!.. Çünkü, dilini kaybeden milletlerin tarih sahnesinden silindiğini bize öğreten geçmişten elde edilen deneyimlerdir... Romalılar, savaş alanlarında yenemediği Keltleri dillerini kaybettirerek, teslim almadı mı?.. Dil, o yüzden millet olmanın en önemli vasfıdır!.. Rusya, okul ve dil üzerinden istekleriyle uzun vadeli bir kazanım peşindedir... Bu büyük tezgahın önemli bir parçası da Türk Devletleri Teşkilatı'nın önünü kesmektir!.. Aslına bakarsak, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'e, "Türk Devletleri Teşkilatı" için söylediği övgü dolu sözlerin bedeli ödetilmiştir!.. Hatırlayan var mı?.. Türkiye'de de birçok sağcı liderin geçmişte ağzından düşürmediği "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türk Dünyası" sözünü yıllardır hiç duydunuz mu?.. Yanlış hatırlamıyorsam, en son rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu söylemişti... "Irkçılık" diyenleri duyar gibiyim!.. Öyle bir mesele, hem inancım hem de fikri yapımda olmamıştır!.. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tanımladığı "millet" kavramı çerçevesindeyim... Amacım, binlerce yıldır bu coğrafyada yaşayan insanları, "hısım" iken "hasım" eden emperyalistlerin tezgahını ortaya koyarak, uyarıda bulunmaktır!.. Ve birbirimize tutunmadığımız takdirde bu bölgede; ne Türk ne Kürt ne Çerkes ne Gürcü ne de Arabın asla huzur bulamayacağını hatırlatmaktır!..