Bir Karadenizli olan Vali Orhan Tavlı, geçen yaz mevsimi başlangıcında da denizde boğulmaları önlemek amacıyla başlattığı hassasiyeti, bu sezon başında da göstererek, ilgili tüm kurum ve kuruluşların yöneticileriyle en ince detayına kadar konuyu masaya yatırdı…
Sadece suda boğulmalar değildi konu…
"Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi" (GAMER) toplantısında; asayiş, güvenlik, narkotik, organize ve siber suçlar, kaçakçılık, aile içi ve kadına şiddet, düzensiz göç, emniyet ve trafik önlemleri de masadaydı…
Gerçi Samsun'da güvenlik güçleri, suç ve suçluyla mücadelede başarılı ama deniz, akarsu ve göletlerdeki boğulmalar çok farklıydı…
Bir yandan Büyükşehir Belediyesi cankurtaranları, diğer yandan Sahil Güvenlik, Deniz Polisi ve Jandarma'nın çabalarına rağmen yüzme bilmeyen birçok insan suda boğularak hayatını kaybetti…
"Yüzme bilmek" dedim de, o da yetmiyor aslında…
Özellikle Atakum sahilindeki "rip akıntısı", yüzme bilenlerin bile boğulmasına neden oluyor…
Geçmişte, yüzme sporunda dereceleri olan bir kişinin de boğulma tehlikesi geçirdiğini yazmıştım…

Samsun Valiliği, GAMER toplantısı sonrası ne yapılması gerektiğini kamuoyuyla paylaştı...
Samsun Valiliği, "Cankurtaranın olmadığı, denize girmenin tehlikeli - yasak olduğu ve önerilmediği alanlarda denize girmeyin" diyor ve ekliyor:
"Derinliği bilinmeyen, dibi görünmeyen suya balıklama atlamayın. Suda tehlikeli hareketler yapmaktan ve uzaklara açılmaktan kaçının. Yemek yedikten hemen sonra havuza ve denize girmeyin. Simit ve kolluğu da olsa çocuğunuzu suda yalnız bırakmayın. Yüzerken sürat motorlarına dikkat edin. Sulama kanallarında, barajlarda veya göletlerde yüzmeyin."

Denizin dalgalı ve havanın rüzgârlı olduğu dönemlerde, vatandaşlar yeterince uyarılıyor ama buna rağmen kendileri ve çocuklarının hayatlarını tehlikeye atanlar var…
Böyle insanların çoğu ya boğuldu ya da boğulma tehlikesi geçirdi…
Buna halk deyimiyle "pisi pisine ölmek" deniliyor…
Uyarılara rağmen olacak iş mi bu?..

Bir de "kurtarma tekniğini" bilmeden, suda boğulmak üzere olan birine yardım etmenin de çok tehlikeli olduğunu belirtmeliyim…
Bunu da çocukken bizzat yaşadım…
Ortaokul öğrencisiydim ve iyi yüzme biliyordum…
Ordu Rıhtımı'nda boğulmakta olan birini kurtarmak isterken, o kişi can havliyle boğazıma sarıldı ve beni dibe doğru çekti…
Bizi gören mahalleden bir ağabeyim beni o kişiden ayırdı ve onu kurtardı…
Az kalsın ben de boğulacaktım…

Diyeceğim o ki:
"Denizin şakası yok!.."