Bu milletin “Manevi şuur”daki lideri Peygamberimiz Hz. Muhammed ve “Milli şuur”daki lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk, eğitim ve bilime değer vermiştir...

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” hadisiyle birlikte, onun “Allah’ın aslanı” sıfatını verdiği damadı Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” sözleri, İslamiyet’in öğrenmeye verdiği değeri anlatmaya yeter de artar bile...

Diğer yandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Toplumun düşmanının cehalet” olduğunu vurgulayarak, öğretmenlere büyük görevler düştüğünü vurgulamıştır...

Yani hem dünyevi hem de uhrevi olarak; eğitimde ve bilimde cehaletin karartmak istediği hayatı aydınlatıp toplumu ileriye taşımak, her bakımdan anlamlıdır...

Elbette bu hedefe ulaşmanın anahtarı öğretmenlerdedir...

Böylesine büyük bir misyon yüklenen öğretmeni baştacı etmek, saygınlığını da artırmak gerekmektedir...

Bunu sadece maddi açıdan ifade etmiyorum...

Öğretmenlerin hem öğrenci hem veliler hem de ego tatmini içinde olan yöneticilerle yaşadıkları sıkıntılar, maalesef üzüntü verici boyuttadır...

Öylesine şeyler oluyor ki, öğretmenler adeta analarından doğduğuna pişman ediliyor...

O zaman da şartlar öğretmenleri “Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım” noktasına getiriyor...

Bu süreç içinde bazı öğretmenlerin haksız olduğu durumlar da var elbette...

Eskilerin deyimiyle “Sui-misal, emsal teşkil etmez” yani kötü örnek, örnek gösterilemez!..

Öğretmenlerin saygınlığını artıracak adımları; yasal düzenlemelerin yanı sıra ailelerde başlatılacak saygı ve sevgi öğretileriyle tüm toplumda yaygınlaştırmak, hem dini hem de milli açıdan bir görevdir...

Bu vesileyle öğretmenler gününü kutluyor; “Cehalete karşı” verdikleri amansız mücadelede başarılar diliyorum...