Cumhurbaşkanı Erdoğan,
zincir marketlerin
fahiş fiyat konusundaki tavrını
"fırsatçı terörü" olarak nitelendirdiği
açıklamasında;
"Para cezası demek ki bunları ıslah etmiyor. Para cezasının dışında atılacak adımları da ilk Kabine Toplantımızda inşallah masaya yatırırız ve oradan da bunların üzerine ayrıca gideriz. Değişik öneriler var. Bütün mesele yaptırımın çok daha ağır olması. Bu bunlara ürkütücü gelebilir. Bunu halletmek lazım" dedi...
Bu meseleyi,
ilk olarak 23 Mart 2022'de 
yazmış,
"Hapse atacaksın bunları"
demiştik...
İşte o yazı:

"Ramazan ayında gıda taleplerine paralel,
fiyat artışları olurdu...
Ama büyük çapta değil elbette...
Ancak, içinde bulunduğumuz bugünkü süreç;
eskisinden farklı...
En küçük bir piyasa dalgalanmasında fiyatlar uçuyor...
Devletin denetimleri var ama fırsatçılarda da türlü türlü oyun var!..
Bunu KDV indiriminde yaşadık!..
Lafı; dine, imana getireceğim...
Bu kutsal ayda, oruç tutan insanların çoğunun canı, değişik gıda maddelerini çekiyor...
Az da olsa, sofrasında onu görmek istiyor...
Bu ülkenin yüzde 99'u Müslüman olduğu halde,
fırsatçılık yaparak, vatandaşın durumundan
vazife çıkaranlar, "Gavur" bile değil bence...
Çünkü, Müslümanlık başta olmak üzere hiçbir semavi din, bu durumu tasvip etmez!..
Zaten Allah da kul hakkı yiyenleri sevmez!..
Bu ne yaman çelişkidir böyle... 
Hep söylemişimdir!..
Bu ülkede, ticari ahlak yerle bir olmuştur
ve bunun cezası para değil, hapis olmalıdır!..
Vatandaşı hileli malla aldatan fahiş fiyatla mal satan, stokçuluk yapan,
eksik gramajlı ürünleri piyasaya süren kim olursa olsun,
gözünün yaşına bakılmazsa, bu işlerin önü kesilir!..
Yoksa, para için insanlıktan çıkanlarla baş etmek mümkün değil!.. 
Eskiler, devlete ve halka zarar veren insanlar için
"Sallandıracaksınız bunları" diye tepki gösterirdi ya!..
Biz de kantarın topuzunu kaçırmadan
"hapse atalım bunları" diyelim!.. 
Büyük vurgun yapanlar için "para cezası"nın
caydırıcı olmaktan çıktığını görmedik mi?.."

*                 *            *
Devam edelim...
5 Nisan
2022 tarihli,
"Bu da hırsızlık değil mi?"
başlıklı yazım da
şöyleydi:
     
"Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Vicdansızlık yaparak,
milletin aşına, ekmeğine, geçimine göz dikenlere acımayacağız"
dedi ama
caydırıcı
olmayan uygulamalar
karşısında
"çıyanlar"
para cezasını ödeyip kurtuluyor...

Yoksa, dev marketler
geçmişte uygulanan
milyonlarca liralık
cezaya rağmen
KDV indirimlerini
artışa çevirir miydi?..
Samsun'da Kanal S Tv ve Canlı Haber
mikrofonlarına
konuşan
vatandaşlar da
aynı dertten
yakınır mıydı?..
Gördük işte...
Temel gıda maddelerinde,
KDV indirimi uygulama tarihinden önce
yapılan bindirimleri...
Ardından temizlik maddelerinde de
aynı tezgah ortaya konulmadı mı?..
Devlet, denetliyor,
cezasını da uyguluyor ama
kazanç-kayıp dengesinde,
çıyan takımı
sonuçta yine karlı
çıkıyor...
Geçenlerde yazmıştım...

Eskiler;
masum insanlara karşı işlenen
suçlarda
"Sallandıracaksın bunları,
bir daha cesaret eden çıkar mı?"
diyordu ya...

Halkın cebindeki
üç kuruşu
gasp edenlere
hapis cezası olduğunda;
kim milletin aşına, ekmeğine,
geçimine göz dikebiliyor, görelim bakalım...
Bizim çocukluk yıllarımızda,
karaborsacı ve stokçuya hapis cezası vardı...
Hatta, bizim mahallenin
bakkalı, şekeri karaborsa sattığı için hapis
yatmıştı...
Zengin olmuştu belki ama
mahalle sakinleri
onu vebalı gibi görüyordu...
Adı, yıllarca "karaborsacı"
diye anıldı...
Ve utanılacak
damga, bırakın çocuklarını
torunlarına kadar geçti...
Gerçi, nerede
o eski utanma duygusu?..
Bu iş; insanların
davranışları ya da düşüncelerine
bırakılacak
mesele değil!..

Yaşanan süreç,
cezai yaptırımların
ağırlaştırılmasını
gerektiriyor...
Bu çıyanların yaptıkları da bir nevi hırsızlık değil mi?.."

*         *             *

Erdoğan da 
para cezalarının yeterli olmadığı
noktaya geldiyse,
"Başka çare yok" demektir!..
Halkın cebindeki parayı öyle ya da böyle çalanların;
muslukçu, tırnakçı, cepçi ve madaracı olarak tanımlanan
hırsızlardan ne farkı var?..
Bu hırsızlara
hapis,
kravatlılara para cezası...
Adalet bu mu 
söyler misiniz?..