Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz hafta bu köşede "İş Ahlakı" konusunda yazı kaleme almıştım. İş ahlakı, sınırları oldukça geniş olan bir saha. İşçi, işveren ve yöneticilerin birbirlerine ve işletmeye olduğu kadar devlete, bütün topluma karşı sorumluluklarını belirleyen ahlaki kurallardan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu hafta da yazıma aynı konu üzerinden devam etmek istedim. Bu hafta daha çok işletme ve yöneticiler üzerinden bir yazı kaleme alacağım. Ahlak, neyin doğru veya yanlış, iyi veya kötü olduğu ile ilgilidir. Ancak biz genel ahlakla değil, "iş ahlakı" ile ilgileniyoruz. Bazı işletmelerde kurum kültürünü oluşturan iş ahlakı, içinde bulunulan toplumun genel ahlaki ve kültürel değerlerinin üzerinde bile önem taşıyabilmektedir. Downey’in tanımıyla; "Bir şirketin paylaştığı değerler, inançlar ve davranışlar" kurum kültürünü oluşur. Bu kültür kurum vizyonunun temel değişmezidir. Yani kurum olarak iş ahlakınız sizin vizyonunuzu oluşturur. Örneğin manavdan aldığınız bir kilo elma ya da portakalı eksik tartan manavın bu davranışı doğru mudur? Ya da pazarda "seçmece yok" deyip, çürük domatesleri düzgün domateslerle birlikte tartıp satmak ne kadar doğru bir davranıştır? Sattığı ayıplı malı daha sonra "satılan mal değiştirilmez" deyip, değiştirmek istemeyen mağaza sahibinin bu davranışı doğru mudur? Bu örnekleri çok daha artırmak mümkündür. İşyerlerinde ayrım ve taciz gibi bir dizi konuyu da çalışma ahlakı kapsamında düşünebiliriz. Bir işletmenin karını maksimize etmek için sigortasız işçi çalıştırması ya da asgari ücretin altında işçi çalıştırması hiç şüphe yok ki iş ahlakı ile bağdaşmayan davranışlardır. Bir başka örnek de yöneticiler açısından verecek olursak, çalışanlara değer vermeme, çalışanları özel işlerinde kullanma, çalışanlara adil ve hakça davranmama, performans değerlendirmede adil olmama gibi yönetici davranışı, çalışanlara kötü örnek olacağı gibi, onların motivesini de mutlaka bozacaktır. Tabi iş ahlakından bahsedince akıllara "Ahi Evran" geliyor. Ahilik geleneğinde esnafta her şeyden önce doğruluk aranırdı. Meslek ahlâkına uygun tutum ve davranışlar denetlenir, kurallara uymayanlara yaptırımlar uygulanırdı. Ahiliğin piri Ahi Evran, ayakkabıcılar çarşısından geçerken ayakkabıları inceler, hileli gördüklerini kesip dama atar, dükkan kapatılarak ustanın peştamalı kapının kilidine bağlanırdı. Sattığı süte su katan sütçünün kuyuya basıldığı, bozuk kantar kullananın ibret-i alem için çarşı - pazar dolaştırıldığı, ekşi pekmez satanın pekmezinin başına geçirildiği bilinmektedir. İşte bugün de bu anlayışla iş ahlakını esas almalıyız. Dün nasıl ki işini iyi yapmayan dışlanıyorsa bugün de iş ahlakından uzak kalanlar yeni dünyada uzun vadede kendine yer bulamaz. Kalın sağlıcakla...