Ülkemiz insanının sosyal barışa çok ihtiyacı var. İnsanlarımız, kendilerini yıpratan ve toplum barışına zarar veren bir süreç yaşıyor.
Müslüman bir toplumda olmaması gereken nahoş hadiselerin maalesef yaşandığına şahitlik ediyoruz. Örneğin intiharlar… Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre her yıl 720 binden fazla kişi intihar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Dünyada 15-29 yaş aralığındaki bireylerde intihar üçüncü en yaygın ölüm nedeni olurken, tüm intiharların yüzde 73’ü düşük veya orta gelirli ülkelerde gerçekleşiyor. DSÖ tarafından da halk sağlığı sorunu olarak nitelendirilen intihar, özellikle sosyal medyada yaygınlaşan intihar haberleriyle daha çok görünür hale geliyor.
Türkiye’de intiharlara dair veriler, TÜİK tarafından her yıl yayımlanan Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri bülteni ile takip edilebiliyor. Türkiye’de son günlerde ardı ardına intihar vakaları yaşanıyor. TÜİK verilerine göre 2018 yılında 3 bin 161 kişi intihar etti. Bu da her gün 9 kişinin intihar ettiği anlamına geliyor. Avrupa ülkeleri içinde ise en düşük intihar oranı Türkiye’dedir.
Bu da her 166 dakikada 1 kişinin intihar ettiğini gösteriyor. Peki, insanlar neden intihar ediyor? Yine resmi kayıtlara geçen sebeplere bakılırsa intiharların büyük kısmının sebebi bilinmiyor. TÜİK verileri, 2018 yılındaki 3 bin 161 intihardan bin 155’inin (yüzde 37) sebebini “bilinmeyen” olarak gösteriyor. İntihar sebeplerinin yüzde 27’si ise “diğer” olarak kaydediliyor. Ancak bu ifadenin neleri içerdiği bilinmiyor. Sebebi bilinen intiharların başında ise yüzde 21 ile hastalık geliyor. “Geçim zorluğu” nedeniyle intihar edenlerin sayısı ise 246 (yüzde 8).
Bir toplumun sağlıklı ve sürdürülebilir olduğunu gösteren konuların başında, bireylerin yaşamla ve içinde yaşanılan toplumla kurdukları bağ gelir. Bireyin yaşamla kurduğu varoluşsal ilişkiden sapma ve sarsılma hali olarak karşımıza çıkan intiharlar; aynı zamanda birey ve toplum ilişkisinin boyutu hakkında da başvurulabilecek en önemli parametrelerden biri olma özelliğine sahiptir.
Yaşam süreleri kadar, yaşamın sonlanma biçiminin de içinde yaşanılan toplum hakkında bilgiler içermesi, intiharları ayrıca sosyolojik bir olgu olarak ele almayı gerektirmektedir.
Ülkenin siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyolojik değişim hallerinin bireylere yansıması; bireylerin bu değişimle uyum sağlamakta yaşadıkları güçlükler, intiharlar üzerinden önemli bir tartışma alanı açmaktadır. Bu nedenle intiharlar dikkatle incelenmeyi gerektirmektedir.
Bu bağlamda, dinimiz İslam cana kıymanın haram olduğunu söylemesine rağmen, intiharların ülkemizde her yıl giderek artmasının nedenlerini iyi okuyabilmek gerekmektedir.
İslam Ansiklopedisinde “intihar” maddesine bir göz atalım. Sözlükte “boğazını keserek öldürmek, boğazlamak” anlamına gelen nahr kökünden türeyen intihar, “kendini öldürmek” demektir. Kelime, Kur’an-ı Kerim’de yer almamakta, birkaç hadiste ise terim anlamıyla geçmektedir (Müsned, II, 310; IV, 135; Buhari, “Kader”, 5, “Megazi”, 38). İslami kaynaklarda intihar eylemi genellikle “kendini öldürme” (katele nefsehu) şeklinde ifade edilmekte, intiharın yakın zamanlarda kullanılmaya başlanan bir terim olduğu anlaşılmaktadır. İntihar eyleminin tarifi, günümüz sosyal bilimcileri arasında tartışmalara yol açmıştır. Konuyla ilgili muhtevalı bir çalışma yapan Emile Durkheim, intiharı “ölen kişi tarafından ölümle sonuçlanacağı bilinerek girişilen olumlu veya olumsuz bir fiilin, doğrudan doğruya ya da dolaylı sonucu olan her ölüm olayı” şeklinde tanımlamıştır (La Suicide, s. 5).
İslam’da, dinin temel amaçlarının başında gelen nefsin korunması ilkesinin bir sonucu olarak, kişinin haksız yere başkasını öldürmesi gibi (İsra 17/33), kendi canına kıyması da kesin biçimde yasaklanmıştır. Kur’an’da geçen ve öldürmeyi yasaklayan ayetler her iki durum için de söz konusudur. Hatta intiharın, başkasını öldürmekten daha büyük bir suç olduğunu ileri sürenler de vardır. Nisa suresindeki ayette yer alan “... kendinizi öldürmeyiniz ...” (4/29) ifadesi, müfessirlerce değişik şekillerde yorumlanmakla birlikte intihar yasağının delillerinden biri olarak da görülmüştür. Zira bu ayetten hem doğrudan doğruya kendini öldürme hem de kişinin aşırı perhiz uygulamalarıyla kendi hayatını tehlikeye sokması sonucu psikolojik olarak intihar etmenin haram olduğu anlamını çıkaranlar vardır. Ayrıca “Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız” mealindeki ayet de (Bakara 2/195) dikkate alınarak, kişinin kendi ölümüne yol açacak davranışlara girişmemesi gerektiği belirtilmiştir (Kurtubi, V, 156; İbn Kesir, I, 480; Elmalılı, II, 1343-1344).