Yıllar sonra ağları dolduran kofana, hem tüketicinin hem de balıkçının yüzünü güldürüyor. Geçen yıl korona önlemleri çerçevesinde denizlerde uygulanan av yasaklarından olsa gerek; lüfer balığının büyüğü kofana, özellikle Marmara’da ağlardan taşıyor.

Marmara kadar olmasa bile Karadeniz’de de bu sezon kendini fazla gösteriyor. Çok uzun süredir bırakın kofanayı, lüfer, sarıkanat ve çinekop böylesine çok yakalanmıyordu. Kofananın birden bollaşması, şaşırtıcı olduğu kadar sevindirdi de. 10 yıldır bu denli kofana zenginliğinin görülmediği belirtiliyor.

Av yasakları ile birlikte defne yaprağı büyüdü çinekop çoğaldı. Çinekop büyüyerek sarıkanat oldu. Sarıkanat ve lüfer balığı da irileşince kofanaya dönüştü. Kofana da büyürse leziz balık sırtıkara oluyor. Ancak, sırtıkara çok nadiren ağlara takılıyor.

Kendine özgü aromasıyla damakları şenlendiren kofanada bu sezon bereket yaşanması, kuşkusuz balıkseverleri fazlasıyla hoşnut etti. Hem yakalananların 10 kilograma yakın büyüklükte olması daha leziz hale getirdi balığı.

Tezgahlarda 90 ila 100 lira arasında değişen fiyatla müşteri bekleyen kofana, dar gelirliler için yine pahalı. Lakin, önümüzdeki günlerde havaların soğuması ile birlikte yine bol avlanacak kofananın 60-70 liraya kadar gerileyeceği öngörülüyor. Balıkçılar, 1-2 ay daha bol olacağını ifade ediyor. O vakit, dar gelirli kitle uzun yıllardır özlem duyduğu kofanaya kavuşabilir.

Kuşkusuz, bolluğun temel etmeni geçen yıl belirli aralıklarla uygulanan denizlerdeki av yasağı ile ciddi şekilde boy yasağı denetimleridir. Yıllardır dile getirildiği gibi belirli aralıklarla denizler nadasa bırakılır ve suyun altını üstünü birbirine katan, yavru balıkları büyümeden avlayan gırgırlara göz yumulmazsa; salt kofana değil, diğer balıklarda da bereket yaşanır. Nadası savunanların haklılığını kofanadaki bolluk kanıtladı.

Bugünlerde kofana ne denli bol avlanıyorsa, hamside de o denli kıtlık yaşanıyor. Karadeniz ve Marmara’nın nazlı balığı hamsi havanın, dolayısıyla deniz suyunun sıcak olmasından ötürü Gürcistan sularına göç etti. Zaten her sezon aynı senaryo gerçekleşiyor. Hamsi, nazlı olduğu kadar soğuk suyu seven balık türü.

Yeşil çevreyi yok eden, kuraklığa yol açan küresel sıcaklık denizleri de doğal olarak olumsuz etkiliyor, su sıcaklığını artırıyor. Sonucunda hamsi gibi soğuk suya alışkın balık neslinin azalmasına neden oluyor. Yanı sıra acımasız balıkçıların hamsiyi irileşmeden yakalaması, üremesini ve büyümesini engelliyor.

Serçe parmağından küçük hamsi ve balıkların balık unu fabrikalarına gönderilmesi insanın içini acıtıyor. Tüm bu olumsuzluklar, hamsiyi giderek tüketiyor. Sezon başında belirli miktarda yakalanan hamsi denizin sıcaklığından dolayı Karadeniz’i erkenden terk ediyor. Bir umut, havaların soğuması ve kar suyunun denize düşmesiyle hamsinin geri dönebileceği. Kıtlıktan dolayı, hamsinin kilosu 50-60 liradan satılıyor. Neredeyse kofana fiyatını yakaladı.

Umarım, Karadenizlinin vazgeçilmezi olan hamsi, denizlerimizde kendini yeniden gösterir. Yokluğunda değeri daha iyi anlaşılıyor, kızartması, buğulaması, pilavı, ızgarası ve ekmeği yapılan leziz hamsinin. Karadenizli için hamsinin yeri diğer balıklara göre daha ayrıcalıklıdır...