Bir ayı aşkın süre Görele-Çavuşlu’da tatildeyim. Karadeniz’in bilindik nemli havası aşırı sıcaklarla birleşince günlük yaşam oldukça zorlaşıyor.
Ekmeği ve balığı ile ünlü Çavuşlu beldesi halkı yıllardır çöplükle mücadele ediyor. 13 yıl önce kurulan Katı Atık Bertaraf Tesisi yapılan iyileştirmelere rağmen vahşi çöp depolama alanından öteye geçemedi. Giresun ve ilçelerinden kamyonlarla getirilen tonlarca çöpün yaydığı kötü koku, isale hattına karışan zehirli su belde halkını canından bezdirdi. Evlerinin pencerelerini açamaz hale geldi insanlar iğrenç  kokudan .
Yargı dört kez ÇED olumlu raporunun durdurulması yönünde  karar verince aralıklarla kapatıldı. Ancak Giresun Valiliği İl Özel İdaresi beşinci kez ÇED olumlu raporu aldı, çöplük faaliyetine yeniden başladı. Oysa belde sakinleri yargı kararlarına dayanarak günlerce çöplüğün önünde nöbet tuttu, kamyonları alana sokmadı. Ne ki yararı olmadı, çöplük açıldı. İnsanlar geniz yakan havayı solumaya devam ediyor. 
Her ne denli elektrik üretilse bile, belde yaşamını olumsuz etkileyen çöplüğün faaliyeti bir an önce sonlandırılmalı. Ülkenin her yanında görülen doğa katliamı Çavuşlu’da vahşi çöp depolama alanı olarak kendini gösteriyor.  Yazık oluyor güzelim beldeye. Halkla inatlaşmanın ne gereği var.
Karadenizlinin temel geçim kaynağı fındık ve palamut, bu yıl yüzleri güldürmeyecek gibi. Sahil kesimde oldukça kıt olan fındık, yüksek kesimlerde bol. Lakin 82.50 liralık taban fiyat üreticiyi hoşnut etmedi. Serbest piyasada 75 liradan işlem görüyor. Hal böyle olunca fındık yine değerinin altında kaldı.
1 Eylül’de ‘vira bismillah’ nidaları ile denize açılacak reis ve tayfalar, bu sezon palamuttan umudunu kesti. Zira çingene palamudunun hala kendini göstermemesi, palamutta kıtlık yaşanacağının işareti olarak değerlendiriliyor. Sezonun başlamasına kısa süre kaldı. Bakalım dedikleri gibi palamut olmayacak mı?    
Doğu Karadeniz, özellikle Trabzon, Arap turist kaynıyor. Uzungöl ve yaylalar onlar için çekim merkezi. Trabzon kent merkezinde adım başı Araba rastlamak olası. Çoğu da buralardan mülk edinmiş. Para bol, fiyatlar da onlara göre uygun olunca vazgeçilmez olmuş Trabzon , Rize ve diğer Doğu Karadeniz illeri.
Esnaf çok hoşnut bölgede olmalarından. Trabzon’da alışveriş yaptığımız baharatçı “onlar sayesinde para kazanıyoruz” diyerek memnuniyetini dile getirdi. Türk müşterilerin yüzüne bakmayacak kadar Arap peşindeler. Arap şımarıklığı baş göstermiş esnafta.  Her şeyin para olmadığını algılayamamışlar. Sel gider kum kalır misali yine Türk müşteriler esnafın velinimeti olacak. Ama ‘kısa yoldan pahalı satayım, parayı cebime indireyim’ anlayışındalar.
Çok para harcamalarına rağmen, son derece saygısızlar... Öyle ki, yiyeceklerin artıklarını, su şişelerini ve diğer çöpleri çekinmeden sokağa atıveriyorlar. Hem de gözümüzün içine baka baka.  Salt para kazandırıyorlar diye kimse de bir şey demiyor.  Oldum olası sevmedim bu para şımarıklarını.
Bir yanda sayıları 10 milyona dayanan mülteciler, diğer yanda Doğu Karadeniz’de yaygın Araplar ve Antalya’yı mekan seçen Rus ve Ukraynalılar. Hiç de hoş değil bu durum. Giderek artıyor ve çoğalıyorlar. Neredeyse ülkemizde yabancı bizler olduk. Mülteci sorunu kesinlikle ve ivedilikle çözülmeli. Yoksa ileriki günlerde derin sorunlarla karşılaşabiliriz...