Malum, hekimler ile sağlık emekçileri, ücret ve özlük haklarının iyileştirilmesi amacıyla 8 Şubat’ta bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmişti. Yıllardır düşük maaşlarından ve muayene sürelerinden yakınan, kendilerine yönelik iyiden iyiye artan şiddet olaylarını önleyici önlemlerin hayata geçirilmesini isteyen, sosyal haklarında göreceli artış talep eden, hekim ile sağlık çalışanlarının yasal eylemi bazı çevreler ve medya tarafından oldukça ağır eleştirildi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından düzenlenen iş bırakma eylemi, siyasi iktidara yakın bir gazete tarafından Hipokrat yeminine uymadıkları gerekçesiyle “Yakın bunların diplomalarını” başlıklı haberde sert ifadelerle yerden yere vurulmuştu. Oysa, sağlık emekçileri acil servis, kanser, diyaliz ve bakım önceliği olan diğer hastaların tedavisi aksatılmayacak şekilde gerekli önlemler alınıp bir günlük greve gitmişti. Zaten, mesleğe adımını atarken okudukları Hipokrat yemini de bunu gerektiriyordu ve ona uydular. Lakin, sırf hekim ve sağlık emekçilerinin yasal hak arama mücadelelerini kamuoyunda haksız duruma düşürmek için “Yakın bunların diplomalarını” başlığı atılmıştı. Başlık basın etiğine hiç yakışmayan bir habercilik örneği idi. Hem, grev boyunca önceden saptanan servislerde bir hasta bile mağdur olmadı. Zaten, hastalarına karşı sorumluluk sahibi olan sağlık emekçileri, hastanelerde hizmetlerin aksamaması için gerekli önlemleri almışlardı. Gazetenin “yakılmasını” önerdiği o diplomaların ne denli güç koşullarda bin bir emek, yorgunluk ve eğitimle kazanıldığı malum. Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonucunda üst düzey başarılı öğrencilerin girebildiği tıp fakültelerinde eğitim süresi 6 yıl. Eğer uzman olmak, alanında daha yükselmek istiyorsa bir hekimin gençlik yıllarının tümü tıp eğitimini almakla geçiyor. Neredeyse 13 yıla yakın yaşam eğitime eşdeğer. Yani, çok uzun bir sabır, güç koşullar, emek ve alın teri yatar o diplomaların altında. Bu gerçek ortada iken salt haklarını aradığı için bir günlük greve gitmelerini kamuoyunda itibarsızlaştırmaya yönelik o başlığı atmak hiç şık ve doğru değildi. Aslında o diplomalar yakılmayacak ve gururla taşınacak değerde belgelerdir. Şiddetten bunalan, eline geçen düşük ücretten yakınan, özlük hakları bir türlü iyileştirilmeyen hekimlerin yurt dışı göçünde büyük artış var. TTB verilerine göre, son 10 yılda yurt dışına giden hekim sayısı 24 kat arttı. Yalınızca bir ayda 197 hekim yurtdışında çalışma belgesi için başvurdu. Bu sayı 2011 yılının toplamında yapılan başvuruların üç katı. Eğer, hekimlere ve sağlık emekçilerine hoyrat tutumlar sürerse, yurt dışına göçler engellenemez. Zaten ülkemizde yeterince hekim açığı var. Tek çözüm ücretlerinin iyileştirilmesi, taleplerinin karşılanması ve şiddet uygulayanlara karşı sert önlemlerin hayata geçirilmesi. Elbette sağlık hizmetini omuzlayan sağlık emekçileri göz ardı edilmeden.