Kanal S ekranlarında yayınlanan Sevtap Sağlam moderatörlüğünde Uyan Samsun programına konuk olan Uzman Klinik Psikolog Dilara Sayar, "Travma nedir?", "Travma sonrası stres bozukluğu", "Travmayı etkileyen faktörler ve travma belirtileri" konusuna ilişkin konuştu.

TRAVMA NEDİR?

Uzman Psikolog Dilara Sayar, "Günlük hayatta da halk dilinde de çok fazla dile getirilen bir kelime oldu travma. Özellikle de korku yaratan son sürecimizde, 1 ay kadar  önce yaşanan deprem sonrası dilde daha çok kelime olarak yer alır oldu ve bizimde tanımlamamıza ihtiyaç daha fazla hale geldi açıkçası. Travma, kişiyi korku dehşet içinde bırakan çaresizlik yaratan ve çoğunlukla olağan dışı beklenmedik şekilde ortaya çıkan yaşantılar sonrası doğan etkiler aslında. Tabi ki günlük hayat içerisinde üzüntü veren, sıkıntı yaratan olaylar yaşanıyor çokça ama hepsini travma olarak nitelendirmiyoruz. Travma  olarak nitelendirebilmemiz için olayın korku dehşet çaresizlik yaratması gerekiyor ve olaydan sonra kişinin kendisinin yada bir yakınının ölümle ya da yaralanmayla sonlanan bir fiziksel yada psikolojik sonuca maruz kalması gerekiyor. Böyle olduğunda bunu ruhsal ya da psikolojik travma olarak adlandırabiliyoruz. Özellikle yoğun bir çalışma hayatında olan kişiler, çok iş odaklı bir hayat stratejisi belirliyorlar. Dolayısıyla iş dışında neler yapabildiklerini ya unutuyorlar yada çok baskılıyorlar. O yüzden onları belki hatırlatmak kişinin gerçekten kendiyle tanışmasını sağlamak, kendini fark etmesini yapabileceklerinin bilincinde olmasını sağlamak ilk nokta oluyor diyebiliriz. Bu noktada da çok fazla danışan talepleri alıyoruz açıkçası" ifadelerini kullandı. 

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU NEDİR?

"Travma sonrası stres bozukluğu nedir?" sorusuna yanıt veren Sayar, "Stres halk dilinde kullanılan bir kelime. Ama travma sonrası yaşanan stres bozukluğunda rutin günlük hayatımızda yaşadığımız stresten daha ağır süreçler seyrediyor. Tabi ki bunlar başta da travmanın tanımını yaptığımız süreçteki gibi bazı etkiler süreci tetikleyebiliyor. Örneğin; aile içi şiddet, savaş, işkence işte taciz tecavüz olayları yada deprem, sel yangın gibi doğal olaylar doğal afetler yada ciddi ölümcül bir hastalığa yakalanma , ani bir hastalık teşhisi, beklenmedik ölümler bunların hepsi travmayı tetikleyici unsurlar.  Bazı kişilerde yoğun görülüyor bazı süreçlerde orta düzeyde görülüyor bazı süreçlerde, bazılarında da çok daha kısa sürede görülüyor. Kısa dediğimiz yani 1-2 haftalık süreç. Ama 1 aydan uzun sürüyorsa belirtiler, çok yoğun hissediliyorsa o zaman travma sonrası stres bozukluğunun varlığından bahsetmemiz daha doğru oluyor." dedi. 

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞUNUN BELİRTİLERİ NELER?

Travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin kişiden kişiye değişeceğine dikkat çeken Sayar, "Belirtileri aslında birkaç farklı türde yaşanıyor, kişiden kişiye değişiyor diyebiliriz. Bir tanesi yeniden yaşama, yani hatırlama. Kişi travmaya maruz kaldığı anları, olayları, sıkça tekrar hatırlıyor, tekrar duyuyormuş gibi oluyor açıkçası. O olayları sürekli gözünün önüne geldiğini iletiyor bize. Nefes alamama, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, sıkıntı, bunaltı, üzüntü halinin yoğun hissedilişi bunların hepsi hem fiziksel hem de psikolojik olarak kişiyi zorlayan taraflar oluyor. Ya da kişi unutma yaşayabiliyor. Yani hafıza anlamında kendi hatırlamak istediği halde hatırlayamamak. Unutmak gerçekten zihninden silinmesi gibi bir tarafı kastetmiyoruz. Hatırlamak istediği halde bilinçli olarak hatırlamaya çalıştığı halde hatırlayamamak görülebiliyor belirti olarak." ifadelerini kullandı.

TRAVMA TEDAVİ SÜRECİ

Travma tedavi sürecine ilişkin de bilgilendirmelerde bulunan Uzman Klinik Psikolog Dilara Sayar açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı;

Tedavi sürecinde psikoterapi ve ilaç desteği eş gidiyor diyebiliriz. Ama kişiden kişiye yine bu süreç değişebiliyor. Kimi belirtileri, uyku problemi, yeme problemi ya da bedensel belirtiler, panik nöbetleri, nefes darlığı, nefes alamama, terleme, üşüme yani fiziksel belirtileri yoğun yaşıyorsa bu noktada ilaç daha destekleyici olabiliyor. Ama bizim terapi noktasında danışanlarımızla en aktif çalıştığımız yöntem, bilişsel davranış terapi yöntemleri. Neden bunu seçiyoruz? Bu noktada travmayı destekleyici, iyileştirici taraf oluyor. Çünkü olumsuz düşünceleri olumlu düşüncelerle, sağlıksız ve hatalı düşüncelerin yerine sağlıklı düşünceleri koyma odaklı bir terapi yönetemi bu. Tam da travmanın getirdiği 'bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.' 'Kimse beni anlayamaz, yaşadığım şeyleri unutamam ve hayatım bundan sonra hep kötü gidecek.' genellemelerinden olumsuz düşüncelerden arınmak adına yardımcı bir terapi yöntemi. Ev ödevleriyle desteklediğimiz, terapi içinde sakinleşme yöntemlerini öğrettiğimiz, bir terapi süreci açıkcası. Psikoterapi, travma sonrası kişilerin kesinlikle başvurması gereken bir tedavi süreci. Eş giden taraf tabiki ilaç desteği olabiliyor. Kişinin ihtiyacına göre, gerekliliklere göre psikiyatri uzmanları ve psikologlar eş çalışabiliyorlar bu süreçte. Sosyal destek, aile desteği tabiki çok kıymetli ama iyi niyetle yapılan bazı destekler kötü sonuç doğurabiliyor. Bunu hiç istemiyoruz, terapi sürecine ket vurmaması için dolayısıyla ailenin yakın çevrenin bilinçlendirilmesi, bizim sunduğumuz bir seçenek oluyor. Bu nokta da tabi ki hem destek vermeye istekli olması hem de bizimle iş birliği içinde olmayı sürdürmesi önemli. Kurulan yanlış bir cümle, yapılan yanlış bir hamle süreci sekteye uğratabiliyor. Kişiye yarardan çok yarar verebiliyor. O yüzden biz belirli ölçülerde etik kuralları çiğnemeden psikoterapi gizliliğini geçmeden kişiye bilgi verebiliyoruz. O yüzen hem ailenin bilinçlendirilmesi hem de o kişinin bulunduğu sosyal çevredekilerin iyi niyetli bir şekilde bu desteğe gönüllü olması bizim istediğimiz bir taraf.

SAMSUN HABER İLE İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN.